Sakarya Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Topluluğu’nun davetlisi olarak 28 Kasım 2012 Çarşamba günü Sakarya Üniversitesi’nde idim. Sakarya Üniversitesi’ne ilk defa gittim ve üniversite yerleşkesini çok beğendiğimi söylemeliyim. Kampus yerleşimi, temiz ve modern binaları, muhteşem manzarası ve en önemlisi içindeki birbirinden ışıklı öğrencileri ile çok güzel bir gün geçirdik.
Seminer vermek için davetlisi olduğum Bilimsel Araştırmalar Topluluğu, Sakarya Üniversitesi Rektörlüğü tarafından en çalışkan öğrenci topluluğu takdirine layık görülmüş bir öğrenci klübü…
2012-2013 yılı bahar dönemi sonunda İnsan Kaynakları 4 yıllık örgün öğrenim ilk mezunlarını vermiş olacak. (Daha önce programdan uzaktan öğrenim görerek mezun olan yaklaşık 40 kişi olmuş)
“Yetenek Yönetimi” konulu seminer günlerinde, Türkiye’nin İnsan Kaynakları alanında lisans diplomalarına kavuşacak olan İnsan Kaynakları Uzman adaylarına ve insan kaynaklarına ilgi duyan muhtelif bölüm öğrencilerine “Sıradan bir insan kaynakları çalışanı değil, Lider Ruh’lu insan kaynakları çalışanı” olmaları konusunda ilham vermeyi arzu ettim.
Rekabet ve insan çağındayız. Artık herkes “iyi”, herkes “eğitimli”…vs. Ama herkes “farklı” değil. Herkes “vizyoner ve lider ruh’lu” değil. Bunun için diğerlerinden nasıl ayrışabilirler, ne yapmaları, nasıl hareket etmeleri gerekir, dünyanın İK trendleri nereye gidiyor? Salonu dolduran yüzlerce öğrenciye bu konuları aktarmak istedim. Kendilerinden gelen tüm geri dönüşlere bakacak olursak oldukça sinerjik ve verimli iki saat geçirdik.
Şahsi fikrime göre önemli olan konuşma yapmak, bildiğini aktarmak değil, deneyimlerini ve uzmanlıklarını aktarırken sizi dinleyenlere “ilham” verebilmek. Samimi ve içten olabilmek. Hedeflerini netleştirmeleri için içgörülerini farkettirip veya daha da etkinleştirip, öngörü ile “vizyon” kazandırabilmek. Mesleki hareket noktaları için bir güç kaynağı olabilmek. Açıkçası benim için en önemli besin kaynağı bu.
Orada beni dinleyen yüzlerce pırıl pırıl beyin aynı zamanda belki endişeli, belki korku dolu belki de tedirgin olarak beni dinledi. Kafalarından binlerce düşünce geçti. Ne yapacağım, nasıl yapacağım, nereden başlayacağım, ya olmazsa…vb türlü sorular meşgul etti akıllarını. Onları çok iyi anlıyorum. (-Sizi çok iyi anladığımı bilmenizi istiyorum çünkü bu yerlerden bende geçtim, herkes geçti. Bugün imrenerek baktığınız tüm koltuklarda oturanlar emin olun sizler gibiydiler. Sizler gibiydik.)
Takdir edilmesi gereken, kendilerini daha da çok geliştirebilmek için neler yapmaları gerektiğini konuşuyor olmaları.
Takdir edilmesi gereken kendi imkanları ile böyle güzel organizasyonlara imza atıyor olmaları.
Takdir edilmesi gereken soru soruyor ve cevap arıyor olmaları.
Takdir edilmesi gereken gelecekleri için düşünüyor ve plan yapıyor olmaları.
Takdir edilmesi gereken muhtelif tüm sıkıntılara rağmen Türkiye’nin ilk diplomalı “İK” cıları olmak için, bunun hakkını verebilmek için çalışıyor ve çabalıyor olmaları.
Türkiye’nin İnsan Kaynakları alanında örgün öğrenim lisans diplomasını alacak olan her biri lider ruh’lu olmak için çabalayan genç arkadaşlar sizi takdir ediyorum. Sizler ile gurur duyuyorum. Ve eminim ileride başaracağınız bir çok iş ile hem kendinizin hem de okulunuzun adını çok güzel yerlere getireceksiniz. Bu bölümü tercih etmek ve okumak isteyenler için sizlerde birer “ilham” kaynağı olacaksınız.
Çünkü liderlik bir ünvan değildir. Liderlik sizin “RUH” unuzdur.
Siz kendinizi nerede görüyorsanız orada olursunuz.
Yolunuz ve şansınız daima açık olsun.
Ve özel bir teşekkür;
Bilimsel Araştırmalar Topluluğu’ndan sevgili Yasemin Ekici’ye, sevgili Nazlı Özer’e, Sevgili Furkan Türkyolu’na ve bir dönem sonra mezun olacak olan, aynı zamanda İK blogger’ı sevgili Hayati Arpacı’ya…
Not: Hayati Arpacı’nın “İnsan Kaynakları Gönüllüsü” isimli blogunda seminerimin detayları hakkında yazdığı yazıyı okumak için tıklayın.
Yorum Yapılmamış