Bilmemek yalnızca mutluluk değil, aynı zamanda güçlendirici bir olgudur.

“Seksenlere dönecek olursak, bendeniz yeni bir işletim sistemini yaymanın ne kadar zor olduğunu bilmiyordum ve bu yüzden de Apple bana iş önerdiğinde, balıklama atladım 🙂 Bu Disneyland’a gitmem için bana harçlık verilmesi gibi bir şeydi. Post-Macintosh dönemimde ise, artık bu işin ne kadar zor olduğunu öğrendim ve bir daha asla denemek istemem. Ama bana verilen işin “olanaksızlığını bilmememin bana verdiği güç olmasaydı da asla bu işe giremezdim. İnternete girip aşağıdaki girişimcilerin geçmişlerini araştırın” diyor Kawasaki;

  • Bill Gates
  • Michael Dell
  • Pierre Omidyar
  • David Filo
  • Larry Page
  • Orah Winfrey
  • Anita Roddick

Kağıt üzerinde” bunlardan hiçbirinin mültimilyar dolarlık birere şirket yaratacak “doğru” (!) bir geçmişe sahip olmadıklarını kendi gözlerinizle görürsünüz.

Kağıt üzerinde hayatımızı anlattığımız özgeçmişlerimiz hiçbir zaman, tam anlamıyla dosdoğru değerlendirilemeyecektir bunu bilmekte fayda var. Neden diye soracak olursanız, sizin ne kadar iyi, başarılı derecelerle mezun olmuş olmanız esasen, özgeçmişine şöyle bir göz atacak olan işe alımcının ya da şirket sahibinin kendi içinde diyeceği “vay be” den daha öteye gidemeyecektir 🙂 Bunu otuz yaşımdan sonra çok daha iyi anladım ve size de anlatıyorum. Gerçekler bunlar !

Bir girişime başlamak veya sürdürmek son derece zordur. Bu beyni hergün yeni yeni yeniden çalıştırmak demektir. Rutin olarak işlerin belli olduğu ve insiyatif kullanmaktan uzak olarak yaptığınız iş sonucu aldığınız maaşlı bir işe benzemez J Bu nedenle yeni bir girişim üzerinde çalışan, onu oluşturan ve/veya geliştirmek için üzerinde çalışan insanlara müthiş bir saygım var. Çünkü onlar zor olanı yapıyorlar. Ve onlar sıradan insan değiller. Yukarıda Kawasaki’nin de dediği gibi onların her şeyleri jilet gibi sorunsuz veya kusursuz mezuniyetlerle sarılı değil. Bu tip insanları, her kişinin doğru anlayabilmesinin de hayli güç olduğunu düşünüyorum. Keza bir kişinin algısı, geliştirebildiği egosu ve algısı kadar. Ve aynı zamanda iyiniyeti…Onun için işe alımcıları veya sizlerle görüşen insan kaynakları çalışanlarını hatta şirket sahiplerini dahi gözünüzde fazla büyütmeyin. Bu konuyu yani neden böyle dediğimi başka bir yazıda, ayrıntılı ele alırım. Şimdilik aşağıdaki şu söz, bir çok şeyi yeterince ifade ediyor 🙂

“Bakış açıları, yetenekleri ve yargıları sizinkilerden köklü farklılıklar gösteren insanları işe almanız, onlara güvenmeniz ve onları ödüllendirmeniz şarttır.” (Dee W.Hock)

Benim bir yandan LR için çalışmalarım sürüyor çünkü LiderlİK Ruhu aynı zamanda bir startup ve hergün yeni yeni yeniden beynimi çalıştırarak onu geliştirmek gibi bir sorumluluğum var. Her şeyin layıkıyla olması için bir zaman ve emek harcanması gerektiğini biliyorum. M.Goldwell’nin dediği gibi en az onbin saat 🙂  Kawasaki’nin “Girişimcinin El Kitabı” başucu kitaplarımdan biri bu süreçte J Dilini, samimiyetini ve profesyonelliğini seviyorum. Onu okumak algılarımı açıyor. Bir girişimcinin bazı zamanlarda çok yorulabildiğini hatta her an yılabileceği “an”a ramak kala geçirebildiği zamanlar olduğunu biliyorum. Öte yandan davet edildiğim profesyonel iş görüşmelerimi gerçekleştiriyorum. Malum bir taraftan da hayat devam ediyor ve ekmek paramızı kazanmak zorunluluğumuz var 🙂 Yakın zamanda hem yeniden başlayabilecek olan kurumsal hayatım (-ki şu anda aktif olarak muhtelif iş görüşmelerim devam ediyor-) hem de halihazırda sürdürdüğüm startup hayatım, ikisi bir arada devam ediyor olacak 🙂

Kawasaki “korku” ile ilgili bir soruya şöyle cevap vermiş :

“İtiraf ediyorum : Korkuyorum. Bu, başarılı olabilmekteki eksikliğimin bir belirtisi mi? Kendimi gerçek anlamda adayamıyor muyum?”

– Elbette korkmalısın. Eğer korkmuyorsan, sende bir tuhaflık var demektir. Korkuların doğru insan olmadığının belirtisi değildir. Başlangıçta bütün girişimciler korkar. Sadece bazıları bu konuda kendi kendilerini kandırır, diğerleri ise kandırmaz. Bir an önce işe girişip günden güne ilerlemeler kaydederek bu korkularının üstesinden gelebilirsin. Sonunda bir gün uyandığında artık korkmadığını görürsün. Ne olursa olsun korktuğunu asla diğer çalışanlara itiraf etme. Ama çizmeyi de aşma ve sanki hiçbir kaygın yokmuş gibi de davranma, çünkü o zaman herkes ödünün patladığını anlayacaktır.”

 

Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz