Elon Musk paylaşımlarını yapınca alkışladık da, neden diye düşündük mü ?

Hani Elon Musk ülkemize geldi, görüşmeler yaptı, Anıtkabir’i ziyaret etti ve sosyal medya hesabından da 2 paylaşım yaptı neredeyse herkesin bildiği üzere…

Hani bu paylaşımları gören bizlerin elbette koltukları kabardı, onore olduk, alkışladık, sosyal medyaları “hadi be koçum, helal” nidaları ile çalkalandık ya…

Düşündünüz mü neden bizim Elon Musk gibi, dünyayı değiştirebilecek güçte yaşayan dehalardan sayılan isimlerimiz yok? Ya da benim bildiğim kadarıyla yok 🙁

Neden bizim iş dünyasında ‘Yönetişim Alanının Oscarları’ olarak bilinen Thinkers50, yani yönetim ve iş dünyasına dair çığır açıcı bakış açıları, modelleri tasarlayıp yüksek sesle dile getiren veya uygulayan ya da kitapları ile en etkili 50 kişiden biri seçilen bir veya birden çok insanımız yok?

Elon Musk bu paylaşımları instagram hesabından yapınca alkışladık da, neden diye düşündük mü, sorguladık mı, cevapladık mı, üzerimize almamız gerekeni aldık mı ?

Kendimizi düşündük mü?

Bu insanların o çok hayran olunan yerlerde olmalarının mutlaka bir sebebi var. Bu da pek çok insandan veya benzerlerinden ayrışan yanları olduğunu gösteriyor. Veyahut hiç başkalarına benzemediklerini !

Barış Özcan’ın kanalında yayınladığı “Kim Ulan bu Elon Musk” videosu çok paylaşıldı sosyal medyada. İzlemedi iseniz, lütfen izleyiniz.

Ama kusura bakmayın da sosyal medyada tebrik paylaşımları yapanlar veya yürü, helal be koçum diyenlere sözüm var;

Elon Musk ülkemize gelmeden önce de Elon Musk’tı! O zaman durup dururken onu insanlara, gençlere vs örnek gösterdiniz mi ya da ülkemize gelmeden önce de SpaceX ve Tesla’nın sahibi ve bu fikirleri yöneten idi o zaman şakşakladınız mı?

Elon Musk ve onun gibileri diğerlerinden ayıran şeyler var.

Ben, instagramda paylaştığı fotoğrafları başka mecralarda da alkışlayarak paylaşmadım ama bir Türk olarak gurur duydum ama düşündüm bu hareketinin ötesini, gerisini, berisini. Neden, niçin yapmış olduğunu?

Yerli yersiz bir sürüye uyma güdüsüyle onu şakşaklamaktan ziyade, sıradan olmayan “deha” kabul edilen bir aklın ve kalbin yaptığı bu paylaşımlardaki hissiyatı merak ettim. Bunu düşündüm :

Elon Musk, tek değil bu koca dünyada. Mutlaka onun gibi niceleri var. Kendini gösteren veya gösteremeyen.

Lider ruhlu insanları diğerlerinden ayıran şeyler var.

Bunlardan belki ilk aklıma geleni, her hafta şans oyunları oynayıp kendine büyük ikramiye çıkmasını isteyen, alacağı milyonlarca lira ile de bırakalım uzay endüstrisini, elektrikli aracı 🙂 ne yapacağına dair en ufak bir fikri olmayanları düşündüm. Sonra, milyonlarca lira sahibi olup, kendinden daha büyük bir anlam ve amaç için, dünya için (bırakalım Mars’ı :)) barış için, değer için kimlerin ortaya bir iş, düşünce veya herhangi bir şey koyduğunu? Yoksa iki arsa, beş ev, bir de Türkiye yol şartlarına hiçte uygun olmayan son model (!) bir arabayı (siz anladınız hangi arabadan bahsettiğimi :)) başkalarına hava olsun diye almayı düşünmekten evla olarak bir endüstriye, sektöre/sektörlere ciddi anlamdan yatırım yaparak ilerlemek olarak vizyonu olmaktan bahsediyorum. Ve bunların dünyanın geleceğini etkileyebilecek güçte olan vizyonlardan bahsediyorum.

Kazandığı veya sahibi olduğu sermayeyi (-bu sadece para da olmayabilir, kişinin kendisi bile çok değerli bir sermayedir ruhu ile, yetenekleri ile, potansiyeli ve istidatı ile-) en iyi şekilde kullanmanın, arzu ettiği hedefler için çok okumak ve çalışmak zorunluluğunu anlayanları düşündüm. Elon Musk böyle bir örnek. Ve yine tekrarlıyorum; tek değil bu dünyada !

Çünkü, Anıtkabirden bu paylaşımları yaparken, hayatını okuduğu bir başka dehaya duyduğu hayranlık ve saygı idi bunları yaptıran. Ama bunları; hiç kitap okumayan ya da çok az okuyan, araştırmayan, herşeyin armut olup pişip önüne gelmesini bekleyen, okula gittiğinde okulundan bekleyen, bir işe girdiğinde onu yetiştirip geliştirmesini aynı şekilde kurumundan bekleyen, evlendiğinden eşinden bekleyen, ailesinden bir şey bekleyen…vs (-bu böyle uzar gideeeeerrr-) insan/insanlar mutlaka ki düşünemez, aklına getiremez. Kişisel olarak gelişmek, ilerlemek öncelikle kişinin kendi sorumluluğudur. Hayata bakışıdır. Nelerin onun için anlamlı ve değerli olduğunun cevabıdır.

Stefano D’Anna’nın Tanrılar Okulu kitabında yazdığı gibi, “Kimse kendi oluşundan daha yüksek bir hedefe sahip olamaz” ve tasavvuf ilminde bahsi geçtiği üzere “Mücahededen (gercek ilim icin istek ve gayretten) yoksun olan icin, müşahedeye (yardıma, gözleme) yol yoktur” sözleri ne de güzel işaret eder.

Bir Türk’ü ne zaman Thinkers50’de göreceğiz biliyor musunuz?

Cevap; kendi insanımızı eleştirip, burun kıvırıp, belki de acı ama kakalayıp küçümsemekten vazgeçtiğimizde !

Başkalarına ayran budalası adeta ilah gibi bakmayı bırakıp, kendi insanımıza kendi yeteneklerimize güvenip onları desteklemeyi öğrendiğimizde !

Sadece paraya değil, vizyona ve entellektüel sermayeye de gereken değeri verdiğimizde !

Başkalarını ulaşılmaz görmeyi bırakıp, gözümüzde büyütmeyip, onları diğerlerinden farklı kılan, öne geçiren şeyleri doğru analiz edip yorumlayabildiğimizde ! ve bunu yaptıktan/yapabildikten sonra alkış tutup, sosyal medya nidaları attığımızda !

Kime göre, neye göre diyerek kendi değerimize, ruhumuza, geçmiş ve geleceğimize daha da güçlü sahip çıktığımızda !

Daha çok kitap okuduğumuzda, yazdığımızda, vizyon ürettiğimizde !

Kendimizi de “orda bir köye var uzakta” demekten ziyade, oraya layık gördüğümüzde…

Biz de içimizde şu anda da varolan Elon Musk’ları, Zuckerberg’leri, Rumi’leri, Tebrizi’leri, Malala’ları, Goleman’ları, Sancar’ları çıkarabileceğiz.

ve bunlar için ihtiyaç duyduğumuz kudret ise damarlarımızdaki asil kanda mevcut !

 

*****

Konu uzun ve bir o kadar değerli ve derin.

Siz de düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz