Liderliğin yeni nesli, eski nesli yoktur

Dikkatimi çeken bir “yeni nesil liderlik” tanımlaması?

Genellikle iş dünyasında veya iş dünyasına yakın çevrelerde bu tanımlamaya daha sık rastlıyoruz. Bu konuda seminerler, zirveler düzenleniyor, yazılar yazılıyor, herkes kendince fikrini bir şekilde aktarmaya çalışıyor. Emeği geçen herkese öncelikle teşekkür etmek gerekir.

Peki ben de sormak istiyorum:

İş dünyasının al takke ver külah şeklinde düzenlenen zirvelerden daha farklı şeylere ihtiyacı olabilir mi acaba?

Ancak bir şeyi “ihtiyaç” olarak tanımlayabilmek için evvela onun farkında olmamız gerekir elbette. Farkında olmadığımız şeyin kendisi de ihtiyacı da  yoktur bizim için 🙂

Geçenlerde de düzenlenen bir “yeni nesil liderlik” zirvesine sosyal medyadaki hakkında çok az sayıda yapılmış paylaşımlarından birinde denk geldim, konuşmacıları inceledim. Katılımcıları ise zaten meslek hayatımda çoook uzun yıllardır bu tip zirvelere katıldığım için az çok biliyor haldeyim 🙂 Bu konuşmacıların neredeyse tamamı ülkemizin 5bin, 10bin + çalışanı olan kurumlarınların muhtelif unvanlardaki yöneticileri. Ve “yeni nesil liderliği” ve liderliği-kendi kurumlarının “yeni nesil liderlik”ten ne anladığını, bunun için ne yaptıklarını,uygulamalarını,uzgörülerini …vb anlatıyorlar. Takke alınıyor, külah veriliyor. Külah alınıyor, takke veriliyor. Katılımcılarda; hmmm diyerek sanki çok ilginç ve farklı bir noktadan bakış açısı yakalanmış onu dinliyorlar edasıyla sunumları izliyor.

Ama kime anlatıyorlar ?

-Birbirlerine !

Peki “yeni nesil liderlik” bu kadar dar olabilir mi sizce ?

Darlıktan ise kastım şu; yeni nesil liderlik sadece kurum bazlı, kurumların liderlik algıları bazlı ve kurumların bu liderlik algıları ile düzenledikleri liderlik gelişim programları kadar mı?

Ne dersiniz sizce bu kadar mı?

Oysa ki yeni nesil liderliği bırakalım konuşmayı onu unvana sıkışmadan, unvan ile temsil etmeden, kendi hayat yolculuklarında “kişisel” olarak yaşayan onca insan var ki. Amma velakin belki de herhangi bir unvanları olmadığı için yani bir bakıma popüler deyişle noname oldukları için de bir piyasa değerleri de olmuyor sanıyorum ki. Onları kim ne yapsın ki bu tip zirvelerde değil mi, herhangi bir kurumun gmy’sini çağırmak varken 🙂

Liderlik yolculuğu kişisel olarak başlar. Eğer kişisel olarak, kişinin kendisinden-kendi kararından-halinden-hayatından-bakışından-ruhundan başlamaz ise, dışarıdan isterseniz milyonlarca liralık program kurgulayın olmaz, başarıya ulaşmaz. Ya da hayatını “sıradan”(?) olarak tanımladığımız bir kişi, gelip size liderliğin tozunu attırabilir.

İş dünyası/İK dünyası, liderlikten pardon 🙂 “yeni nesil” liderlikten anladığını, mecburiyetten maaşını aldığı kurum çerçevesi ile sınırlı tutarken, gerçekten sınırları aşan ve ilham veren gerçekten anlamlı bir liderlikten tam içini doldurarak bahsedebiliyor muyuz sizce?

İş dünyasının; dolayısıyla konu ile ilgili bahsi geçen İnsan Kaynakları/Kurumsal Akademi’lerin bu anlattıklarının yanısıra, gerçek “yeni nesil liderlik” için ilhama ihtiyaçları yok mu sizce?

Örneğin; gerçek hayatın içinde olan, riskleri gerçek anlamıyla göze alan, liderliği anlatmayan onu kararları ve aksiyonları ile yaşayan, hayatları veya yaptıkları ile örnek olan, farklı olan, başarısız olan hatta benzersiz olan insanlar (-unvansız sadece insan !) neden yoklar yeni nesil liderlikten bahseden zirvelerde ?

Günün birinde olmaları dileğiyle…

Bu örnek kişiler kimler olabilir diye aklınıza bir soru gelmiş olabilir. Pek çok var. Ancak bu örneklerden bu yazımda bahsetmeyeceğim. Keza Liderlik Ruhu konulu eğitim ve/veya seminerlerimde bu örneklerden bolca bahsediyorum. Ancak bilin ki, ONLAR VARLAR ! ve GERÇEKLER, HAYATTALAR, LİDERLİĞİ YAŞIYORLAR. Çünkü LİDER ruha sahipler. Unvanlı olup olmamayı ise inanın hiç takmıyorlar. Onlar noname’ler kısacası 🙂

Bir hususa daha dikkat çekmek isterim; aslen ve esasen liderliğin “yeni nesil”i, “eski nesil”i de yoktur. Yüzyıllar öncesinde yaşamış olan İbni Sina’lar, İskender’ler, Mimar Sinan’lar, Epiktetos’lar, Lao Tzu’lar, Tebrizi’ler ve pek çok isim daha; hepsi şu anda o sahnelerde/sunumlarda ne konuşuluyorsa onu yapıyor ve iliklerine kadar yaşıyorlardı. Birilerinin onayına da ihtiyaçları da yoktu. Ya da herhangi bir etiketlenmeye. Bundan asırlar öncesinde de, insanın veya liderin diyelim, hangi özellikleri olması gerektiği yani hamurunun ne/nasıl olması gerektiği aynıydı. Değişen “lider” tanımının özü değil, sadece çevresel(dış) koşullar-imkanlar. Çünkü İYİ İNSAN’ı tarif ederken kullandığımız meziyet ve yetkinlikler, olması gerekenler çağlar boyunca hiç değişmedi ve değişmeyecek de. “LİDERİN ve LİDERLİĞİN” in tanımı da hiç değişmediği/değişmeyeceği gibi. Çünkü liderlik, ne unvanda, ne pozisyondadır. Liderlik bir ruh halidir ve bir karardır.

Yazımın başında, bir ihtiyacı ancak farkedenlerin tanımlayabileceğini belirttiğim üzere liderliği de günümüzden gelecek yıllara doğru gerçekte neyin, nasıl, ne şekilde etkileyip yönlendireceği tüm detaylarıyla 2.kitabımda. Yakında…

 

Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz