Kişisel marka olmak yıllarca deneyimli olmakla aynı şey değildir.

Kişinin kendi yapılandırması (uzmanlığı, vizyonu, hedefleri, marka değer vaadi, sunduğu/sunacağı hizmetler, pazarındaki trendler, alanında globalde yapılanlar…vb) üzerinde çalışmadan, “Kişisel MARKA” olması mümkün değildir!

Bu, iş hayatında yıllarca deneyimli olmakla aynı şey değildir.

Kişisel markalaşmaya heves eden bireylere (yönetici/uzman/girişimci soruyorum; ve kendileri hakkında (-tıpkı bir projeyi ele alır gibi-) kafa yormadıklarını, bazı genel ve belki de iddialı (!?) fikirleri olsa bile, kişisel markalaşmanın bir matematiği ve gereklilikleri olduğunun yeteri kadar bilincinde olmadıklarını görüyorum.

Çoğu yönetici, kişisel markalarını aktif olarak yönetmiyor. Bunun için illa çok üst düzey bir rolde çalışıyor olmanız gerekmez.

Yöneticiler Markalaşma ile Kişiselleşiyor.

Kendinizi Google’da arattığınızda ne ile karşılaşıyorsunuz?  Neler geliyor? Gördüklerinizden memnun musun?

Bu tam olarak kişisel marka gerçeklerinizin kısmi/online/dijital görünümü 🙂

Gördüklerinizden hoşlanmıyorsanız, değiştirmesi için uzun bir süre beklemeniz gerekir çünkü nunun için bir algoritması var.

Birçok yönetici, kişisel marka yönetiminin sorumluluğunu başkalarına ya da kurumlarına bırakır, ancak kendinizi ifade etme şekilleriniz, içerikleriniz, yazdığınız şeyler ve iletişim kurmak için kullandığınız kelimeler, halka açık (public) imajınızın önemli bir parçasıdır. Giydiğiniz kıyafeteler ve tarzınız da buna dahil elbette 🙂

Markanıza odaklanmanız gerektiğinin bir başka nedeni de, algılanan imajınızın gelecekteki kariyer fırsatlarını etkileyeceğidir.

Eğer C-Suite bir roldeyseniz, müşterileriniz, ortaklarınız ya da yatırımcılar, itibarınıza dayalı olarak sizinle ve şirketinizle çalışmak için kararlar alacaklardır.

Markalaşma, kim olduğunuzu ve kim olmadığınızı bilmektir.

Yöneticiler olarak, kurumların arkasına saklanıp ve en iyisinin başınıza gelmesini umamazsınız. Mesajlarınızı, bakış açılarınızı ve kişisel/mesleki vizyonunuzla bağlantılarınızı güçlendirecek yollar arayarak, içinize bakmalı ve liderlik duruşunuzu belirlemelisiniz. Belirledikten sonra da bunu sunmalısınız.

Kevin D. Turner, “Personal Blanding vs. Personal Branding” isimli makalesinde durumu şöyle yorumlamış;

“Kişisel markalaşma, bir bireyi kendi sektöründe bir otorite olarak konumlandırarak; güvenilirliklerini yükseltip, rekabette farklılaşarak kariyerlerini ilerletmeleri, etki alanlarını artırmak için kamuoyu algısını oluşturmak ve etkilemek için bilinçli ve kasıtlı yapılan bir çabadır ve çok önemli bir etkiye sahiptir.”

1️⃣ Hemen başlayın.

Hiçbir zaman geç değildir.

2️⃣ Medya ve sunum konusunda bilgili olun.

Doğru konuşun, doğruları konuşun. Kriz zamanlarında nasıl tepki vereceğinizi bilin ve kendinizi güvenle gösterin.

3️⃣ Kanaat önderliğinizi inşa edin.

Kişisel farkındalık ile mesajlarınızı oluşturun ve tutarlı bir şekilde davranın. Profesyonel ve olumlu bir imaj yansıtan akılda kalıcı ifadeler oluşturun. Bakış açınız hakkında sektörel makaleler yazın; konferanslarda konuşun ve yüksek profilli/takipçili hesaplara konuk olun/programlara katılın.  LinkedIn’den en üst düzeyde faydalanın.  Ve video içeriğini de unutmayın 🙂 YouTube, Google’dan sonra en büyük ikinci arama motorudur 🙂

4️⃣ Çalıştığınız kurumsal markayı ve onun işveren markasını kendi özgün kişisel markanızla tamamlayın.

Bu noktada bir çok yönetici Linkedin’in öneminin farkında değil.

Bu üç tür markalaşmanın (kurumsal, işveren ve kişisel) etkisi, birbirleri ile entegre edildiğinde daha da artacaktır.

Kendi isminiz üzerinden giden bir kişisel kariyer marka bilinci oluşturun. Bu, kurumsal pazarlama gayretinizden ve kurumsal etiketinizden ayrıdır. Kişisel marka bilinci oluşturma, SİZİN kendiniz için inşa ettiğiniz/yaptığınız bir pazarlama programıdır.

5️⃣ Kim olduğunuzla uyum içinde olun.

Tutarlılık, çok önemlidir. Sözleriniz/yazdıklarınız ile değerleriniz uyumlu olmalıdır. Hatalarınız da olabilir, bu durumda hatalarınızı örtmek yerine sahiplenin. Bir kriz ortaya çıktığında, saklanmak yerine krizin önüne geçin.

Ve Oscar Wilde’ın dediği gibi;  “Be yourself. Everyone else is already taken”.

*****

Executive Branding; C Suite ve diğer üst düzey roller için ve/veya iş/kurum sahibi girişimciler için kişisel bir marka geliştirmeyi içerir. Bu tür b,ir markalaşmanın amacı, sahibinin imajı ve online (görünür) varlığı çerçevesinde daha fazla gelir elde etmek için şirketin CEO’sunu, Kurucu’sunu ön plana çıkarmaktır. Bu doğrultuda ülkemizde ve dünyada bu konuda pek çok örnek vardır. Örneğin, Richard Branson – Virgin, Elon Musk – Tesla, Mustafa Namoğlu – İkas, Erbakan Malkoç – Vip Dizayn, Sinan Canan – Açık Eğitim, Nevşah Fidan Karamehmet – Nevşah Enstitü gibi. Kurucusu olduğum Smart Career Türkiye’de buna bir örnektir ve Banu Çakar ismi ile ön plandadır. Bunların tamamı birer stratejik Executive Branding örneğidir.

Kişisel kariyer markanız konusunda profesyonel kariyer hizmetlerimizden yararlanmak ya da 1e1 eğitim ve/veya mentorluk desteği almak için iletişime geçebilirsiniz.

Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz