Her sene sonunda aynı muhabbetler, karar almalar, sanki koca yıl boşuna geçmişte yapmak istenipte yapılmamış şeyler için düşünmeler, farkına varmalar…eee be insan bunun için bunca koca yıl geçmesi mi gerekiyordu?
Geçen sene tam da bu zamanları bazı nedenlerimden dolayı hatırlamak istemiyorum ve şimdi bakıyorum ki 12 ay geçmiş üstünden jet hızıyla..
Bu yıl çok güzel bir yıl olsun demek istiyorum ama nerden bileceğim, hadi kuantum yapalım olumlu düşünelim olumlu olsun diyelim, o şekilde sıyıralım bu işten…
Her sene başında da aynı muhabbetler, kendince insanın yapacaklarını düşünmesi, bu yıl kesin yapacağım demesi, içinde biriktirdiği ne varsa dışarı yansıtması….eee be insan bunları yapman için koca bir yılın mı geçmesi gerekiyordu?
20’nin yanında iki sıfır koymuştuk, ne büyük işti, milenyumdu. Sanki herşey sıfırlanacaktı yeni bir devir başlayacaktı, o gazdaydı insanlık…(“Waiting for tonight” dedik hatırlarsanız) İki sıfır koyduk yetmedi şimdi 12 yazacağız, 2012’ye ne diyeceğiz? 2000’ e star dediğimizi varsayarsak 2012’ye mega star mı diyeceğiz?
Yerimiz mi dar, yoksa yerimiz dar ne var? Uçurmuş herkes, o da kim oluyor, sen kimsin, kim bunlaaarr? En büyük kim? Hadi bakalım kolay gelsin, bir acayip zor yarış. Banane aman ben anlamam, pek hesaplı ince iş! diyerek 90’lara damgasını vurmuş ilk halk ağzıyla yazılmış yılların eskitemediği, anlamını da hiç azaltamadığını düşündüğüm favori şarkımla dokundurmamı yaparaktan laf-ı hoş beş’imi sürdürüyorum.
Benimde hayatımdan bir 12 ay daha geçti, bir yılı daha tamamladım kendi takvimimde…yeni kararlar aldım mı? Aldım demek isterdim ama bilemiyorum, emin değilim. Bir yere gitmeliyim ama neresi henüz bulamadım ama bulmayı diliyorum mesela…Yeni birşeyler yapmalıyım, hayatım bir hediye kutusu ve ben onun o güzel kurdelasını artık yavaş yavaş çözmeliyim, kutunun içinde ne var, ne çıkacak içinden bilmiyorum ama bunca yıla, bunca kazık kadar olmaya artık içinden güzel birşeyler çıkarabilmeliyim. Çıkaramazsam yuh…:)
2012 demeyip, hemen şu andan, şu saniyeden itibaren yapın bunları, yapalım bunları diyeceklerim bkz. aşağıda, efenim buyursunlar :
2011’in son günlerinden birinde yazdığım bu yazıyı okuyan insan;
Zamanla savaşma ama zamana da yenilme…Zamanla anlaşmanı imzala ve anlaşmana sadık kal, bozan da sen olma.
Yaş aldığına üzülme, yaşadığına şükret…Hem herşey biraz demlenince, dinlenince mükemmel değil mi? Çay demlenince, hamur dinlenince, şarap bekleyince, erkekte, kadında 30’undan sonra…dimi ama ? 🙂
Hiçbir şey eskisi gibi değil demek yerine herşey eskisinden de güzel de…Bakma, gör !
Seni mutlu ettiğini anladığın ne varsa tutun onlara…sana tutunmak istemeyen ne varsa da bırak, keyifleri bilir. Sana tutunanlar ve senin tutundukların yeter sana.
Hava al, gez, dolaş, süslen, istiyorsan kırıt, istiyorsan sırıt, gül, güzel olduğunu hatırla…He ne kadar hatırlatılması ayrı zevk olsa da, sen bazen kendi kendine de hatırlat. Yani durumu idare et. Cool ol.
Samimi ol, gerçekten hep tekrarı olan bir laf olsa da hayatını gözden geçir. He zaman yapılacak br şeyler vardır.
Gerçek ol, yapmacıklığı boşver, vücudunda da, ruhunda da yapmacık ve senin olmayan bir şeylerin arkasına saklanma, ortaya çık, senden ne varsa seninle beraber ortaya çıksın.
Aşık ol, sev, sevil, bulamadın mı kalbine göre birini, napalım, denemeye devam, büyük mucitleri hatırla, bir şeyler keşfedene kadar sayısız hayal kırıklığı yaşamışlardı. Ama bu onların mucit olduğunu değiştirmedi. Sonunda da buldular mı, buldular. Just relax…:)
Ne yapıyorsan yap, hayatından her gününün sabahını, akşamını verdiğin senin için anlamlı bir işin olsun. Evet her işi birileri yapmak zorunda ama sen iyi bir işi zevkle yapanlardan ol.
Hayatının bir amacı olsun. Amacın var mı? Sor bakalım kendine, cevap yok mu, hemen bir amaç düşün, nedir senin hayatının amacı? Düşün ki, dünya seyrine dalma…
Hadi bakalım, cümlemize hayırlı yıllar 🙂
2013’de görüşmek üzere…
Yorum Yapılmamış