Dijital detoks için bağlantıyı kesmeli! Peki nereye “kaçmalı”?
Uyanır uyanmaz ilk, gece uyumadan önce son eylemimiz akıllı telefonlarımızı karıştırmak. Hayatın sadece bir parçası değil, doğal akışı artık. Sosyal medyanın önemi, önlenemez yükselişi ve geleceğin alanı olduğuna zaten şüphe yok. Faydası, kattıkları ve katacakları da aşikar. Yine de halen bir geçiş aşamasında olduğumuz da kesin. Herkes aynı oranda aşina değil, dijital dünyanın birer üyesi değil, süreci de aynı şekilde yaşamıyor.
Haliyle bu farklılıklar varken; kuşaklararası ya da anlayışlar arası bir çatışma söz konusu olabiliyor. İnsan ruhunun inişleri çıkışları, beklentileri, ihtiyaçları derken; denge kuramayanların yaşadığı / yaşayacağı çeşitli rahatsızlıklar da şimdi ve gelecekte ciddi bir konu olacak. Öyle ki, profesyonel destek alan insanların reçeteleri ya da ev ödevlerinde“dijital detoks” yapınız yazacağına ve bunun doğal karşılanacağına eminim. Bedensel detoks gibi, dijital detoksun da incelikleri, yöntemi olacak belki.
Bu sadece bir bağımlılık meselesi değil bana kalırsa. Dijital yerliler dijital göçmenlerden daha fazla olana dek yaşanacak geçiş sürecinde, psikolojik bir çok rahatsızlığın tetiklendiğini de düşünüyorum. Denge kuramamak “ya hep ya hiç” düzleminde yaşayan insanları uçlara sürükleyebiliyor. Ya bağımlı seviyesinde yaşamak ya da çare olarak hiç bir sosyal medya hesabının olmaması gibi.
Bilgi akışının bu kadar yoğun olduğu bir zamanda sosyal medyadan uzak kalmak mantıklı değil. Peki çok içinde olmanın negatif tarafları var mı?
Hayatımıza yeni giren kavramlar ve yapılan araştırmalar mevcut. Bulduğu her fırsatta akıllı telefonunun ekranına bakan, yanındakileri isteyerek ya da istemeyerek umursamayan kişilerin yaşadığı “phubbing”, bir şeyler kaçırıyorum korkusu ile sosyal medyadan uzak kalamama anlamına gelen “FOMO”, kendini başkaları ile karşılaştırma sonucu hissedilen yetersizlik, eksiklik duygusu.
Bunların tek sorumlusu dijital dünya mıdır?
Yoksa gerçek yaşamlarında henüz kimliğini bulamayan ya da özbenliğine ulaşamamış insanların yaşadığı kimlik karmaşası mıdır?
Uzmanların önerisi gerçekten sosyal medya diyeti mi henüz bilmiyorum ancak Future Agenda’da okuduğum bir makale oldukça düşündürdü. (Future Agenda, inovasyon ve büyüme alanında dünyanın ünlü uzmanlarından biri olarak kabul edilen Dr. Tim Jones’un koordinatörlüğünde geliştirilen ve 2010 yılında Vodafone sponsorluğunda yayınlanmış, akademik araştırmalara da referans kaynak olabilecek bir kitap)
Kitabın oluşma sürecinde yapılan bir çalıştayda, 2020 yılına kadar “bir süreliğine erişilmez olma ve bağlantıyı kesme isteğinin” ortaya çıkacağı vurgulanmış. Neredeyse 7-24 akıllı telefonlar ya da bilgisayarlar aracılığı ile bağlantıda kalmanın artık doğal bir ihtiyaç olduğu dönemden bahsediyoruz.
Bir şeyleri kaçırıyorum düşüncesi, sürekli ve yoğun iletişimin insanda yarattığı derin yorgunluk, geri kalırım endişesi ile hız kesmekten korkma, kendini ruhunu dinleyemeden koşturma, bir noktada cidden “ehhh yetti be” dedirtir mi? Sürekli bağlantıda olan dünyada, bağlantıyı kesme arzusu nasıl karşılanır, nasıl gerçekleşir?
Giderek kalabalıklaşan dünyada fiziksel yalnızlığın ve kendini dinlemenin bile bir gün lüks olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?
Bu makale bana düşündürdü, bundan 10 yıl sonra şalteri kapatmak bir lüks mü olacak imkansız mı, doğal mı? Yaşamlarımızı her geçen gün daha fazla dolduruyoruz. Daha aza sahip olmayı ulaşılmaz, değerli bir seçeneğe mi dönüştürüyoruz gün be gün?
Future Agenda da yer alan çalışma sonucuna göre: “Dünyada ekonomik olarak zor durumda olan insanların yaşadığı sıkıntılar zaten belli. Ancak para zengini, zaman yoksulu insanların var olduğu bir dünyaya doğru da hızla gidiyoruz. Sadece zenginlik değil, çok uzun saatler çalışan düşük gelirli çalışanlarda bu sorundan muzdarip. Zaman yoksulluğu, para yoksulluğu kadar ciddi bir sorun! İster dijital arınma, ister kaliteli zaman ve dinlenme arayışı olsun, çalışan nüfus biraz daha yalnız kalmak, yavaşlamak isteyecek.”
Sürekli bağlantıda olmanın olası negatif etkilerini bertaraf etmek için bugünden bir şeyler yapılabilir mi?
Ne dersiniz, yakın gelecekte “bağlantıyı kesmek” ve geçici olarak yalnız kalmak hakikaten bir çoğumuz için bir lüks mü olacak?
Yorum Yapılmamış