İşinden ayrılınca sudan çıkmış balık olmamak…

Bazen süregelen yıllar içerisinde maaş aldığımız kurum adına; o kadar canla başla çalışırız ki konu kendimize gelince sandığımız kadar iyi olup olmadığımızı sorgularız. Onun için daima derim ki; seni tutacak tek şeyin işin olmasın; çalıştığın o yer, o unvan olmasın. Hayata daha bütün bakmak, onu daha bütün anlamak gerekiyor. Çünkü insan işe hayatını, hayatını işe taşıyor.

Fare koştukça çember daha hızlı dönüyor.
O nedenle amaç “hızlı koşmak” değil, nerede ve ne için koştuğumuzu bilmek.

Hayatta bir konuyu en iyi anlatanlar, onu yaşayıp deneyimleyenlerdir.
Bir kişi bilmediği/bilemediği bir şeyi size öğretemez. Kariyer hizmetlerinde ve mentorlukta bir ustalığım varsa hepsi bu yüzden.

Çünkü işten ayrılanları da ya da ayrılmayı düşünenleri de anlıyorum.
Yaşananları, hissedilenleri, kestirelemeyen yolları, büyük çukurları, kafa karışıklığını…hepsini!
Hayatında/kariyerinde yepyeni bir cümleye başlamak aleviyle tutuşanları. Çünkü ben de geçtim o yollardan!

“Kurumsal hayatımı noktaladım ve hemen yolumu çizdim” demeyeceğim çünkü olmazsa olmaz çok keskin planlara inanmam. Hayat keskin değilken, yapılan planlar nasıl öyle olabilir ki?

Kurumsal hayatımı noktaladıktan sonra 1 yıl boyunca düşündüm, pek çok duygudan geçtim. Kalbim, aklım ve ruhumla birlikte yol almaya çalıştım. Sorular sordum, cevaplar aradım. Ve benim için hazır olan yola, hayatın sunduğu anda, adım attım. Kurumsal hayatta çalışırken bir taraftan da kendi kişisel markama süregelen yıllar içerisinde yatırım yapmış olmanın da çok faydasını gördüm. Bu da beni sıfırdan kendimi duyurmaya çalışmak gibi bir zahmetten kurtardı. Bu nedenle bir yerde çalışsanız bile, kendinizi oraya vakfederken, kişisel markanızı unutmamanız önemli 🙂

Hayattaki en büyük lüks, kendi istediğinizi yapabilmek, istediğinizi yapmamak. Birileri istiyor diye, birilerine yaranmak için ya da birileri bizi bir üst role lütfedip çıkarsın diye değil…

Ve farkettim ki; mutluyum çünkü;
Yeteneklerimden dolayı, ışığım ve enerjimden dolayı suçluluk duymuyor, birilerini rahatsız ettim mi, eder miyim, birinin kuyruğuna bastık mı diye her an entrika dolu tedirginliklerle kendimi azaltmıyorum. Bir kurumda çalışırken hissettiğim tam da bunlardı. Ve bunları keşfedip anlamam da zaman almıştı. Pürüzsüz, her daim adeta sorunsuz, tıkırında gözüken hiç bir şeye inanmam ne işe ne de böyle insana.

Eğer siz de bir yerlerde yeteneklerinizden veya başarılarınızdan dolayı adeta suçluluk duyuyor ve azaltılıyorsanız, bilin ki yerinizi değiştirmeniz gerekiyor 🙂

Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz