Mis gibi kırılma :)

Geçen sene yaz aylarında bir tv programında, eşlerden biri diğerine diyordu ki;

“Gönlü aşkta olanın ne işi olur metreyle mesafeyle…”

Beni etkilemiştir bu cümle not defterime de yazmıştım. Geçen 1 yılda bu birbirinin gözünün içine bakan çiftin şimdilerde ayrılıp boşandığını öğrendim. Benim hem şaşırttı hem şaşırtmadı. Çünkü “insan” denen varlık için esasen hayat denen bu sahne pek çok şeyi deneyimlemesi için geldiği geçici bir mekan…Bu nedenle herkes kendi kaderinde olanı yaşar.

Öte yandan “bazı sevgiler”, “bazı erkekler” ve “bazı kadınlar” sizi gerçek bir aşka inandırır. Onun var olduğunun ve olabileceğinin ispatı olurlar. Bu nedenle onların çatlaması, kırılması ve bitmesi size herşeyi (inandıklarınız dahil) sorgulatır. Bana da öyle oldu demek ki…

Ve etrafımda gördüğüm nice birliktelikler…

3-5 ay sonra 1-2 yıl sonra biten ilişkiler/evlilikler…

Hayat bu değil, “bir olmak/birlikte olmak” bu değil! Olamaz da. İnsan bir nehir gibi akar, bazen sessiz bazen çağlayan gibi.

Hemen arkanı dönersen ne anlarsın ki o nehirden? Hiçbir şey!

Günümüzün ilişki ve evlilikleri de bu hale gelmiş ya da gelmekte benim gördüğüm kadarıyla…

İki tarafta yaralanır. Bazen bir tarafın hayal kırıklığı diğerinden daha ağır basar. Bu tv’de gördüğüm çifte de hissettiğim bu oldu, kadın demişti ki; “adam ettiğim adam, kalkmış özgürlük istiyor”.

Bu cümle aman kadın ne dırdır ediyor sıkmış adamı lakırdısı değil; ardında  bir kadının büyük hayal kırıklığını ifade ediyor. Kadın diyor ki, “benim sana ihtiyacım var belki kokuna, sarmaya/sarılmaya, özenle mayaladığım bu hamurun en lezzetli halini yemeye benim şimdi ihtiyacım var” diyor benim uzaktan hissettiğim. Dediğim gibi bu sadece bu birbirini seve iki insana bakan çok dikkatli bir izleyici ve hislerin kuvvetli bir kadın olarak benim sezim. Gönlü aşkta olan mesafeyle metreyle ne işim olur diyen adam ise “derin bir hayal kırıklığının” kadında ki adı olarak hayata imzasını atıyor.

Nitekim niyeti olmayan ya da niyeti sizinki ile “bir” olmayan herşeyi üzerinde bir baskı olarak görür.

Yaralı bir kadını nerde olsa tanırım. Halinden tavrından değil, gözlerinin arkasına sakladığı kırılganlığından, acı çekişinden…Güçlü kadın lafı hikayedir.

Güçlü kadın kimdir biliyor musunuz, kırılgan kadındır. Netliğin, o mağrur duruşun kazanılmış tüm para, ün ve başarının ardında ki kırılgan kadındır. Nitekim en güçlü insan tam anlamıyla tek başına olan insandır der H.Ibsen. O halde hiç kimse ne kadın en erkek tam anlamıyla “güçlü” değildir.

Notting Hill filminde Julia Roberts’ın canlandırdığı “güçlü ve zor bir kadın” (?!) diyebileceğimiz Anna Scott’ın, Hugh Grant’in canlandırdığı William Thacker karakterine söylediği şu cümleyle, sözde mangalda kül bırakmayan lakin gerçeklik ve derinlikte ürkek bir tavşan misali kadının suratına bakakalan erkekler için kadın ne ister sorusunun şahane bir cevabı niteliğindedir;

“Ben sadece bir erkeğin önünde durup ondan kendisini sevmesini isteyen bir kadınım”.

2022 yılı benim kendi miladım oldu. İnsanın hayal ettiği, dilediği ve umduğu herhangi bir şeyin olmaması halinin ve hedefine odaklı iken o hedefin birden ortadan kalkması ile hissettiğin hüznün ve acının bir adı varmış bu sene bir psikologtan dinlediğimde öğrendim, buna “kırılma” diyorlarmış, akademik adı ile “fulusturasyon”.

Aha dedim ben misler gibi kırılma yaşamışım da etiketini koyamamışım 🙂

Ama bunu öyle sanıldığı gibi güçlülük, bak ne güzelim, şöyleyim böyleyim şu bu üzerinden sergilemedim ve pazarlamadım; kendi hissedişimi iyice kavrayıp, büzülene kadar ağlayıp, 40 yaş üstünün verdiği gerçek doymuşlukla, bu virajı almaya çalıştım. Başardım mı bilinmez. Bildiğim duygularımda cesur olabildiğim, gerçek ve doğal olduğum.

Ve anladığım odur ki; “duygusal olarak beceriksiz ve basiretsiz” olan binbir bahaneye bulanıyor, aklı karışıyor, adım atamıyor, herşeyi bir baskı olarak görebiliyor, düşünmekten yaşayamıyor, yaşatamıyor ve zamanı da talihsiz ilan ederek “tam bir hayal kırıklığı” hissettirerek ezikçe ve silikçe kaybolup gidiyor.

Ve insanı yaşadıkları kadar yaşamadıkları da incitiyor.

Ama hiçbir şey/hiç kimse mutlu sonlara ya da başlangıçlara inancını senden almasın.

Çünkü kimse kendisi için saklanan müjde ve gözaydınlıklarını bilemez.

 

#banucakar #haziran2023

Banu Çakar
banu@banucakar.com
Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz