Zorro edasıyla kılığını kıyafetini kuşanan “dostlar alışverişte görsün” diyerek bilumum mecralarda “işleri ile imza” attıklarını beyan edip birbirlerine alkış tutan ik’cılarımız var 🙂
Yel değirmenine doğru, Don Kişot edasıyla, “bakın ne işler yapıyoruz” nidaları ile atlarına pardon “en güzel araç benzini bedava dolan şirket aracıdır diyerek, şirket arabalarına 🙂 deh diyen, W.Tell edasıyla bak “zenginden alıp fakire veriyoruz” diye kılıç sallayan ik’cılarımız var 🙂
Michio Kaku edasıyla hanım hanımcık ya da beyfendi beyfendi oturan uzgörülere doyamayıp, “bakın ben/biz demiştik” diyen future hunter (!) ik’cılarımız var 🙂
P.Coelho edasıyla “yazdıkları ile” adeta ik’nın simyacısı olduğunu düşünen, yön verip, yönlendirdiğini (!) düşünen ik’cılarımız var 🙂
Duygusal zekası tavan yapan, “duyguları ile yaşadığını beyan eden” 🙂 iletişimi hala 36 diş sırıtmak ve herkesle (!) iyi geçinmek sanan iletişim duayeni güleryüzün kitabını yazan, insan sevgilisi, dost canlısı, sevginin kelebeği, sorunu olanın teyzesi/amcası, sırt sıvazlayanı, insanın en üst mertebesine koltuk atmış huşu içinde ermiş ik’cılarımız var 🙂
Adeta bir Milör, bir Sicimoğlu, bir C.Yılmaz edasıyla adeta “hayatın bir gustosu, gustonun bir mottosu olmalı” diyen gurme olan, traveler olan, müzisyen olan, komedyen olan, özgür ruha doymayan gustosuna danışılır, ne, nerede, ne zaman,kaça…sorularının çözüm ortağı multi taskingggg ik’cılarımız var 🙂
“Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz” edasıyla deli yürek tadında “gölgelerin gücü adına” diyerek büyük işler/projeler (!) kotaran veya kotardığını beyan eden “yaptıklarımıza bakın ne de büyük” diyen “en çok bana soracaksınız “ diyerek fena atarlanan ik’cılarımız var. 🙂
V216’mız ya da insansı robot ürettiğimiz gibi dijitalin altını üstüne getirecek kadar transforme, glooooobal ve dijital olan istatistiğin nirvanası edasında ik’cılarımız var 🙂
Küçük Prens’te Saint-Exupery’in yazdığı gibi, kendi gezegeninde, tek başına yaşayan, yönettiği halkı olmadan, kendini kral ilan eden ve emir vermekten haz eden kral gibi ik’cılarımız var 🙂
Kendini bir “gizli servis” üyesi hatta “gizli servis başkanı” sanan, ağ üstüne ağ kuran, lobi üstüne lobi yapan, kurgu üstüne kurgu, montaj üstüne montaj yapan, derin denizlerin balığı olan ik’cılarımız var 🙂
Maaşını aldığı kurumu, patronun kendisinin üstüne yaptığını sanan, “kralım sen çok yaşa”, “kralım çıplak falan değil” diyerek görevine pardon koltuğuna on elle sarılan ik’cılarımız var 🙂
Dünyanın bilinen en eski yerleşim yeri; “benim koltuğumdur” diyen seçkin ve üst (!) düzey ik’cılarımız var 🙂 Not: Atmosferin çoooooook üst katmanlarındalar onlar sakın ezik gibi yeryüzünde arayamayın 🙂
Kongrelerin “A” takımı, 1.liglerin oyuncusu, sahnelerin “assolistleri”, geleceğin ik’sını onlardan dinlediğimiz, “ideal” insan, “ideal” yönetici, herşeyin “en ideali” kendileri olan, her daim janti, her daim modern, her daim hep daim olan ik’cılarımız var 🙂
“Devil wears prada” film setini işyerine taşımış, fönlü saçları, marka ceketi ve onu arşa ulaştıracağını sanan topuklusuyla (ayakkabının altı kırmızı olacak 🙂 arzı endam eden üzgörülü, glööbal herşeyin en başarılısı olan “sen neymişsin be abla” dedirten ik’cılarımız var 🙂
Sanatkarın yanında, basketbol maçında, en ciks konserde, festivallerin çimlerinde, en seçkin (!) gösterilerinin ilk sırasında, adına “world tour” dedikleri albüm fotoğraflarına boyunlarımız bükük baktırtan hayli hiiiigh düzey ik’cılarımız var 🙂
(not: dediğim yerde yeryüzünde aramayın onları ezik gibi:)
**********
Bu İK’cı profilleri listesi böyle uzar gider, şimdilik burada bırakıyorum. Aklıma gelecek olan ekleyeceklerim mutlaka olur.
Aklıma geldikçe de eklemeye devam ederim. Sevgiler
Yorum Yapılmamış