Allah katında hiçbir şey için geç kalınmış değildir.

Pazartesi günü, Taner Özdeş’in Ceres Yayınları’ndan çıkan “50 Yaş Gözüyle” isimli kitabı ile yolum kesişti.

Karıştırırken, bir çok feyz aldım kişisel gelişim ve eğitim konusunda başarılı bir isim olan Taner beyin yazdıklarından…Önsözündeki “Paylaşmak benim için şükretmektir” cümlesi ne kadar anlamlı. Ne kadar güzel bir anlatım. Keza her bir insan hayata karşı şükrünü bir şekilde gösteriyor ya bir yeteneği ile, ya bir yapıtıyla ya da söyledikleri ile. Bu insan olarak, kul olarak bu hepimizin vazifesi…

Taner bey kitabında yaşınız 25-35 arasında ise ve başarılı bir kariyer yapmak istiyorsanız size şu soruları sormak isterim diyor :

– Web siteniz veya blogunuz var mı?

– Fb ve Twitter da var mısınız?

– Linkedin, youtube ve ınstagram da var mısınız?

– Kaç dil biliyorsunuz? Kaç ülke gezdiniz?

– Spor faaliyetlerinde ne kadar aktifsiniz?

– Hangi klüp ve derneklere üyesiniz?

– Hangi sosyal sorumluluk projelerinde aktif görev alıyorsunuz?

– Sizi sosyal medyada kaç kişi takip ediyor?

İnsanın bir şeylere tam anlamıyla karar vermesi ya da ne istediğini anlaması, tekamül kaynağını kavraması belli bir kavrayış ve olgunluk gerektiriyor benim görüşüm. (Tekamül kaynağı nedir, ne demektir bunları da benim kitabım “Ruh”unla Düşün” de okursunuz:)) Ancak o zaman anlıyor insan belki. Nitekim Taner beyde kişisel gelişim ve eğitim işine girmeye karar verdiğinde 34 yaşında imiş. Annemin çok güzel bir lafı vardır: “Nije nişta u Boga dockan” yani Türkçesi ile “Allah katında hiçbir şey için geç kalınmış değildir”. Ne zaman hayata dair türlü karamsarlıklara kapılsam bu söz bana her defasında güç verir.

İnsan, hayatta ona yapmanın en çok zevk verdiği işi bulmalı! Kendini özgür hissettiği…

kuşlar

Bundan para kazanalım ya da kazanmayalım hobi mobi olsun ama bunu bulmak hepimizin vazifesi. Çünkü bu ruhumuzu doyuracak olan. Çünkü bu kalbimizi tatmin edecek olan. Öte yandan benim için de belirtecek olursam, yazmak hayatımda çok önemli bir yerde. Yazarak bir nevi akıp gitmek, temizlenmek, arınmak, varolmak, anlatmak, ruhumu kalbimden geçenleri sizlerle paylaşmak son derece önemli benim için. Öte yandan başka bir insanın yararına, ruhuna dokunmak bir fayda yaratabilmek son derece önemsediğim bir şey. Aldığım maillerde “ne kadar güzel öyle çok şey bulabiliyoruz ki” veya “sizi kendime çok yakın gördüm” ya da “çok samimisiniz” cümlelerini insanlara yazdırmış olabilmenin önemini yadsımam mümkün değil.

Bunu nasıl anlıyor insan biliyor musunuz?

Şimdiye dek neye yeteneğim var anlayamadım veya neyi yapmaktan zevk alıyorum diye soran ve bulamamış olanlara cevap veriyorum:

Bu kendiliğinden çıkıyor ve bir an onu yaparken yakalıyorsunuz kendinizi. Ben mesela, 2009’da ofiste sıradan bir günde, aşk üzerine bir şeyler yazmaya başladım blog denen şeyde. Sonra ver elini buralar…:) Ama oldum olası da yazıyordum defterlere, notlar alıyordum oralara buralara…Demek ki sinyalleri bunlar imiş. Sonra öğrencilerle buluşmak onlara ik’yı veya nedir liderlik ruhu diyerek anlatmak 🙂 Şimdilerde ise gençlerle buluşmaya başladım ve henüz yaşım 34 🙂 Bundan çok mutluyum. Kendi ruhuma ve niteliklerime uygun bir kurumsal işte de çalışmaya başladığımda benim için tüm bunlar tamamlanmış olacak. Orada da üretmeye ve ruhumu doyurmaya devam edeceğim. En azından gönlümden geçen bu. Üstelik karşılığında para da kazanarak 🙂

Hepimizin ruhunu ve kalbini tatmin eden işi bulması dileklerimle…

Hep aklınızla düşünmeyin.

RUH’unuzla da DÜŞÜNÜN

Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz