Hangi denizin balığı isen, hayat seni ait olduğun suya götürecektir.

 

2017 yılının başında, hayatımdaki bir çok şeyin, planladığımın aksine (-her zaman planlar işe yaramaz, plan yapmak; hayattan daha akıllı ve güçlü olduğunu sanmaktır; ki hayat kendi gücünü her defasında sana hatırlatacaktır-) beni şaşırtan bir devinimle karşımda durduklarını gördüm. Karşımda duranlar, yaşamam için sıralarını bekleyenler benim planlarımdan çok farklıydı. Adeta, hayatın patronu sen değilsin, biziz diyeceklerdi ama bunu müthiş bir zerafet ve ince işçilikle ortaya çıkan bir sanat eseri tadında yapacaklardı. Çünkü hayat, bizim ona yüklediğimiz hoyrat anlamların çok üstünde. Hayat çok ince, zarif ve bir sanat şaheseri gibi estetik.

Yolumu, yönümü bilmediğim; içimden kalakaldığım bu durumlar karşısında saydığım, sövdüğüm bir dönem başlamıştı önümde.

Bazen hayatın bize söylemek istediklerini duyamadığımız amanlar olur; belki de duyarız ama “yok canım öyle demiyordur” diyerek kendimizi başka bir şeylere zorlarız. Benim ki de böyleydi, çünkü şu anın aksine yeterince cesaretim yoktu; korkuyordum; güvenmiyordum ne kendime ne de kadere…Ve hayat bana bu düşündüklerimin doğru olmadığını gösterecekti. Yaklaşık 1,5 yıllık sürede; kendim için başka şeyler planladım:) bir süre iş aradım, görüşmelere gittim. Hiçbirinden bir sonuç çıkmadı. (-çıkmaması gerektiğini sonradan anlayacaktım-) Görüşmelere gittim, geldim; gittim geldim, gittim geldim.  Kendim; kendi adıma bir şey yapmaktansa, hep başkaları ile; başkaları adına olsun istedim…Neden?

Ama her insanın kendine ait bir zamanı vardır, yaştan bağımsız. Hayatın bilgeliğinin, zamanın ruhunun seni taşıyıp olman gereken yere bıraktığı anlar vardır. Bu her zaman tospembe olmaz, bende de olmadı. Kendi yolumu çizmek zorunda kaldım, içimdeki o yılmaz güç beni o zamanda da hiç bırakmamıştı ama bir farkla, bu yılmazlığı başka insanlara ait olan işlerde, onlara kazandırmak için kullanmayacaktım. Korkudan titresem de kendim için şekillendirecektim. Yatıyordum kalkıyordum yazıyordum çiziyordum. Okuyordum, düşünüyordum. Geliyordum, gidiyordum. Milyonlarca duyguyu ağırlıyordum ruhumda.

Tüm bu zaman zarfında da hayatımdaki deprem; altı üste getirmiş; hayatımdaki heyelan, gereksiz ve faydasız olan pek çok kişiyi hayatımdan sonsuza dek çıkarmış; hayatımdaki sel benim için benim adıma söylenen sözlerin, göremediğim, kurulan tuzakların hepsini önüne katmış ve silip süpürmüştü. Ben artık kendi hayatımın nehrinde değildim. O nehir beni denize ulaştırmıştı.

Ama ne yapacaktım. Muhtelif şeyler denedim, olmadı. Bir şey olmuyorsa mutlaka bir nedeni vardır; her zaman dediğim ve inandığım gibi. O anda acayip üzülürüz, öfkeleniriz, ağlarız, kızarız, küfrederiz. Ama hep unuturuz, hayattır bilge olan biz değil!

Günler böyle geçerken; bir sabah uyandım. O fikir gelmişti:)

O günden sonra yapacağım şey, tüm kabiliyetlerimi, uzmanlığımı, karakterimi, ruhumu ortaya koyacağım o iş fikri, ansızın beklenmedik şekilde bir sabah bana beyan olmuştu.

Ama biliyordum; beklenmedik görünen şeyler uzun bir hazırlık gerektirirdi. 2016’da benim için düğmeye basılan o süreçte yaşadıklarım beni o sabaha çıkarmıştı. Çünkü sabahların sahibi böyle uygun görmüştü. Belki acımıştı…

O fikre tutundum, önce emekledim, sonra yürümeye başladım ve şimdilerde koşar adım desek fazla olmaz:) Diyeceğim odur ki; gittiğim sayısız görüşmede türlü ajanda ile beni seçmeyen ya da tercih etmeyen; yeniden kurumsal hayata dönmemi engelleyerek bir şekilde yüzüme kapanan her kapı, beni önce denizle sonra da okyanusla buluşturmuştu.

Hangi denizin balığı isen (-sen henüz bilmesen de-) hayat seni ait olduğun suya götürecektir.

Hayat, bizim potansiyelimizi bizden daha iyi bilir.

Olmadığına üzüldüğümüz “keşke” dediğimiz herşey için yeterince sabırlı olursak; onların “iyi ki”lere döndüklerini görürüz.

İnsanlar; o işe sizi almadıklarında ya da sizin yeteneklerinizi görmezden geldiklerinde;bunun o yeteneklerinizin azlığı ya da yokluğuyla ilgili olmadığını; karşınızdakilerin, sizin kendi denizinizle buluşmanızı sağlayan birer hayat figüranı olduğunu bilin.

İşte bu sebeplerle; hayatta, kariyer de planlanmaz, sadece yeni durumlara göre yönetilir.

 

** Daha fazlası için son kitabım; Ruhsal Zeka (SQ) – İyi İnsan okuyabilirsiniz. Tüm online kitap satış sitelerinde (kitapyurdu, bkm, idefix, d&r…vb) ve banucakar.com’da

Tıklayın

Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz