O iş öyle değil ne yazık ki….

Geçen hafta sosyal medyada (facebook ve twitter‘da) Peter Schutz’un bize sözüne değinmiş ve yazı konusu olarak ele alacağımı söylemiştim. “Hire character, train skills.”

“Karakteri işe al, yeteneği eğit.”

Demiştim ki, hayallerinizi bozmak istemem ancak bu ütopik bir cümledir ve gerçek değildir. Günümüzde iş hayatında bırakalım karakteri işe almayı, yetenek bile zor işe alınıyor, çoğunlukla alınmıyor bile…Onun için bu cümle, ülkemiz için sadece hayal edilmesi gereken bir vizyon olarak bir köşede yerini alır.

Dediklerimi biraz izah etmeye çalışayım ikseverler:

İş hayatımızda karakter işe alınmaz, iş ilanlarında istenen voltranvari 🙂  özellikleri kim karşılıyorsa o işe alınır. Muhtelif kişilik(!) testleri yapılır ama sonunda kişiliğiniz istediğiniz kadar mükemmel olsun, diğer tarafta işin gereklerini çok daha iyi karşılayan bir başka aday varsa, karakteri/kişilik özellikleri biraz ofsayt 🙂  olsa da, o seçilir. Bu durum böyledir. Aksini söyleyen/iddia eden büyük ihtimalle yalan söylüyordur.

Kişilik özellikleri ile kendine hayran bırakan bir aday, örneğin ilanda istenildiği eğer “excellent” ingilizce bilmiyorsa işe alınmaz. Karşısında kişilik özellikleri (-güya yapılan testlere göre-) ortalamanın altında, vasat yani lider kişilik özellikleri göstermeyen aday olsa dahi, o karşılıyorsa seçilir. Bu yabancı dil olur, başka bir yetkinlik olur…vs.

Çünkü kişiliği işe almak, aynen güçlü bir kişilik yapısı/lider karakter özellikleri gerektirir.

Çünkü kişiliği işe almak, yani adayın gözündeki ışığa, içindeki tutkuya ve heyecana yatırım yapmak, “lider” özelliklere sahip olmayı gerektirir.

Çünkü G.Kawasaki’nin dediği gibi, özgeçmişe değil, kişiye bakarım. Hissettirdiğine bakarım. J.Gitomer’in dediği gibi, “bir test sonucunu değil, bir insanı işe alıyorsunuz” şeklindeki yorumlar cesurdur, keskindir, nettir. Vizyon gerektirir. Bu da çoğu zaman ik’nın elinde değildir. İK kişiliği işe alsa, yarın öbür gün eskaza adayın bir yetkinliğinin “geliştirilmesi gereken” şeklinde olduğu görülürse, dönüp sorarlar, parmak sallarlar derler ki, bu adamın bu yetkinliğini geliştirmek için harcayacak zamanımız yok, neden tam birini almadın? 🙂 İstediği kadar karakteri on numara beş yıldız olsun beyhude…:)

Sevgili okuyucularım,

Kitabımın iş hayatı ile ilgili üçüncü bölümünde yazdım dedim ki;

Günümüzde, Dünya’nın önde gelen dahileri arasında ilk onda yer alan, Leonardo da Vinci veya Mimar Sinan bile, şu anda iş görüşmesine gitseler eminim onlara bin tane kusur bulur, 5 sınava sokar sonunda “Yetenekleriniz ilgi çekici ama şirketimizle örtüşmüyor. Hayatta başarılar” diye yazan bir mektupla elerlerdi. Ya da Da Vinci, güzel sanatlara girmek için özel yetenek sınavına girer ama geçemezdi veyahut hadi girdi okudu mezun oldu diyelim, iş bulamazdı 🙂  Traji komik garip ama gerçeklik payı yüksek…

Kişiliğe veya kişilikteki tutkuya, iş ilanlarındaki özellikleri karşılayıp karşılamadığı hususu kadar değer verilmiyor. Bu çok acıdır ancak gerçektir! Çok nadir de olsa, vizyoner örnekleri vardır. Ancak çok ama çok nadirdir.

Şu anda da nice Da Vinci’ler vardır dünyada, olmaz olur mu?

Ama Allah bilir nerelerdeler, neden kendilerini gösteremiyorlar?

Ya da Allah bilir, kimlerin kişisel hırs veya egoları yüzünden işlerinde yükselemiyorlar veya gerçek yeteneklerden ve güçlü kişiliklerden korkan kimler tarafından işe bile alınmıyorlar?

Cevabı size bırakıyorum.

Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz