Occupy Character / Modern iş Yaşamında Karakterimiz mi Aşınıyor ?
150 yıl önce şirketler daha düzenli iş yapabilmek için ortaya çıktılar. 50-60 yıl kadar önce göreceli önemsiz kurumlardı. Şimdi ise küresel güç konumundalar. MCT İK Zirvesindeki sunumunda John Perkins’den de duyduk; bugün dünyayı büyük şirketler yönetiyor, günümüzün hakim kurumları onlar.
The Corporation belgeseli de, iş dünyasının yüzeyde görünen dinamiklerinin arka planını çarpıcı bir şekilde aktarıyor ve işte bu küresel güç konumundaki şirketlerin eğer birer insan olsalardı neden bir “psikopat” olarak tanımlanabileceklerini anlatıyor.
Kapitalist düzende var olabilmek ve kazanç sağlamak için kuralları çiğnemek bir süre sonra doğal mı karşılanıyor? Tüm bunlar bizi nasıl etkiliyor?
Tam da bu noktada, sosyoloji ve toplumsal psikoloji üzerine araştırmalar yapan Profesör Richard Sennett,küreselleşme olgusunun insan karakteri üzerindeki etkilerini yazdığı “karakter aşınması” kaynağı ile açıklık getiriyor.
Esneklik, kapitalizmin üzerindeki kötü imajı silmenin bir başka yolu olarak kullanılıyor.
Sennett’e göre, sermayenin “hızlı ve çokça kar elde etme” nin dışında başka bir amacı yok. Şirketler anlık değişimler karşısında ayakta kalabilmek ve gerekli müdahaleyi yapabilmek için esnekleşiyor ve yeniden yapılandırılıyorlar. Modern kapitalizmde, insanı körelten rutine ve katı bürokrasiye karşı “esneklik” ön planda. Bir nevi günümüzde esneklik, kapitalizmin üzerindeki kötü imajı silmenin bir başka yolu olarak kullanılıyor.
Esneklik de peşinden gelen belirsizlik sebebi ile yeni kontrol mekanizmaları yaratılmasına yol açar.
Sennett’e göre rutin insanı pasifleştirir ancak esneklik de peşinden gelen belirsizlik sebebi ile yeni kontrol mekanizmaları yaratılmasına yol açıyor. Organizasyonların bazen piyasaya değişim yeteneği ispatlansın diye; gayet başarılı şirketler ya da bölümler kapatılıyor, yetenekli çalışanlar ödüllendirilmek yerine şirketten çıkarılabiliyor. Çalışanlar için esnekliğin anlamı, yaşam boyu iş güvencesinin yok olması, bir işten diğerine, dünden yarına sürüklenen yaşam öğelerinden beslenen, rekabetin körüklediği “güvensizlik” ve “kayıtsızlık” duyguları. Elbette bir de karakter aşınması…
Karakter nedir ? Nasıl aşınır?
Karakter, kendimizde değerli bulduğumuz ve başkalarının değer vermesini beklediğimiz kişisel özelliklerimizdir.İnsan karakteri, duygusal deneyimlerimizin uzun vadeli olması ve başkalarıyla girdiğimiz ilişkilere yüklediğimiz etik değerler üzerinden gelişir. Karakter, içsel bütünlük, ilişkilerde karşılıklı bağlılık ve uzun vadeli bir hedef için çaba harcamak biçiminde kendini gösterir. Yeni kapitalizm ise güvenmeyi, bağlanmayı ve uzun vadeli planlar yapmayı karlı bulmaz ve reddeder. Sennett, güvencenin olmayışı, esneklik, insanın çalışma sürecinde yalnızlaştırılması ve örgütsüzleştirilmesi, yeni kapitalizmde ahlaki bir kimliğin oluşmasını engeller diyor.
Değişime duyulan isteğin nedeni çabuk getiri elde etme arzusu…
Yöneticilik gurusu James Champy, “İnsanlar değişime aç, çünkü piyasa tarihte görülmedik ölçüde tüketici odaklı, piyasalar bir işin yıldan yıla aynı şekilde yapılmasına hatta neredeyse aynı işin yapılmasına izin vermeyecek ölçüde dinamik” demiş. Hala öyle. Ekonomist Bennett Harrison ise, değişime duyulan bu isteğin nedenini “sermayenin sabırsızlığı” yani çabuk getiri elde etme arzusu olarak tanımlamış.
Sürekli değişim, aile / özel ilişkilerinde de insana “bırak git, kendini adama ya da fedakârlıkta bulunma” mı dedirtiyor?
Esnek kapitalizm, “karakter” konusunda karşımıza hangi sorunları çıkarıyor ?
Bu kadar hızlı değişimler, insanı iş yaşamında sürekli değişmeye zorlarken birçok da soru işareti doğuruyor. Modern kapitalizm ve iş hayatı insanın bu çerçevede edindiği alışkanlıklarını hayatın her alanına yansıtmasına mı yol açıyor? Sürekli değişim, aile / özel ilişkilerinde de insana “bırak git, kendini adama ya da fedakârlıkta bulunma” mı dedirtiyor? İnsanın işyerinde başarılı olmasını sağlayan özellikler, mesela aynı zamanda iyi bir ebeveyn olması konusunda da fayda sağlıyor mu? Modern işyerlerindeki kısa vadeli davranışlar, sadakat / bağlılık eksikliği ile özel yaşam arasında denge kurmak mı tüketiyor insanları?
“Kısa vade” sloganı güveni, karşılıklı bağlılığı aşındıran bir ilke. Her an yeniden şekillendirilen kurumlarda karşılıklı sadakat nasıl sürdürülebilir? Büyümek ve kar elde etmek için yalnızca kendilerine karşı sorumlu olan şirketler için bağlılıktan bahsetmek mümkün müdür? Öyle ise çalışan bağlılığı bunun neresinde? Bunlar yeni esnek kapitalizmin “karakter” konusunda karşımıza çıkardığı sorunlardır diyor Sennett.
Çok iyi iş dediğimiz bir işin nitelikleri ile iyi bir karakterin nitelikleri örtüşüyor mu sahiden? Karakteri işe alın, yeteneği eğitin demişti Peter Schutz; aldığımız karakter kendini koruyabiliyor mu acaba? 🙂
Yorum Yapılmamış