Efendim niyetim bir sevgililer günü yazısı yazmak değil 🙂 amma velakin sevginin günü olur mu, hele ki bir güne sığdırılabilir mi?
Benimki iki satır kelam etmek buraya…paylaşmak, belki sizlerin kalbinden aklından geçenlere burada rastlamanız. Biraz tebessüm biraz acı…Herkesin bir sevgilisi/eşi yok malesef. Yalnız insan çok bu dünyada.
Onun için 14 şubat sevgililer günü değil, SEVGİ günü.
Hayatı güzelleştirmek için olan herşeye varım. Gerek sözlerle, gerek yazılarla, gerek mesajlarla, gerek şarkılarla…
Samimiyetle, yalansız ve gerçek olan herşeye varım.
Hayat onu daha da güzelleştirmemiz için var. Onu boka batırmamız için değil.
Sen bu yazıyı okuyan;
Belki evlisin, belki sevgilin var belki de kendini yapayalnız hissediyorsun;
Nasıl hissediyorsan hisset sadece hani bazen kendimizi eziklerin efendisi gibi hissederiz ya olağanca şişik balonlarımızın ardından. İşte öyle hissetme. Geçer bu da geçer. Emin ol geçip gidecek. Sadece yüzüne fazladan bir tebessüm daha ekleyecek eğer kalbin kırılmışsa. Kendini hırpalasan nolcak? Napalım “nasip” de geç.
Füruğ Ferruhzad nasıl söylemiş; “Kuş. Ölür. Sen. Uçuşu. Hatırla.”
Aşk için ne yaptıysam, neyi yapmayı becerebildiysem iyi ki de yaptım.
Aşk için ne yaptıysan/neleri yapabildiysen iyi ki de yaptın.
İyi ki de ! Hatta az bile yaptın. Gittin, geldin, koştun, aradın, sordun, aldın, yedin, içtin, öptün, kokladın belki de sevdin.
Asıl üzüleceksen yapamadıklarına üzül.
Henüz gerçekleştiremediğin hayallerin var biliyorum. “Allah’ım sen inşa et” de.
Hayat aşktır. Aşksız ve cesaretsiz bir ömür hiç yaşanmamış bir ömürdür.
Ne güzel der Sezen; “Ne kavgam bitti ne sevdam, benden selam söyleyin bütün aşklarıma…”
Bazen tek başına kalmak iyidir. İnsan tek başına kalınca dinler kendini, becerebilirse en kuytularından yükselen sesleri duyar, kendi korkularını, hatalarını, doğrularını, cesaretini, öfkesini, aşkını, hayal kırıklıklarını, keyiflerini, sevgisini, gözyaşlarını farkeder. Gönlün, vicdanın rahatsa eyvallah.
Gözyaşları kanıttır, delildir.
Ne yapabildiysem bu ana dek hiçbiri için pişman değilim.
Şimdiye dek yaşayamadıklarımadır bir pişmanlığım olacaksa. Ona da “nasip” der geçerim napalım.
Yaşayacaklarımı ise bilmiyorum.
İyi ki de bilmiyoruz. Yaşıyoruz işte bir ümit elimizde, kalbimizde, ruhumuzda, nefesimizde.
Bir ümit, bin ümit.
Tecrübesiz kalmak için diren.
Çokça sev, şaçmala, bırak şapşirik etsin seni aşk. Ne çıkar ki bundan?
Aklını hep başında tutma, bırak onu bazen bir kenara.
Ruhun hiç aşkla çağlamamışsa sen neyi yaşamışsın ki?
Aşk için eğer bir şey yapmadıysan gerçekten üzül !
Öyle bir aşk bulsun ki, seni, beni, bizi yaşadığımıza değsin şu hayatı.
Kalbimiz alev alsın. Kelebekler havalansın. Sisler dağılsın. Gökyüzü parlasın. İçimiz gülsün.
Kalbin alev aldıysa da bırak yansın 🙂 Hiç yanmamış kalpten ne hayır gelir ki?
Yazımı Mert Fırat’ın sesinden çok güzel bir video ile bitirmek istiyorum. Herkesin 14 Şubat’ını kutlarım…
Not: Fotoğraf Mekanı / Dem Moda
Mahsum
Posted at 15:03h, 13 ŞubatBanu Hanım sizinde SEVGİ gününüz kutlu olsun. Sevgiyle kalın.