Kendimce yazılar yazmaya başlayalı tam 10 yıl olmuş. Zaman zaman ara vermiş olsam da hiç yazı yazmayı bırakmadığım koskoca 10 yıl.
Yeni yıl yazısı yazmak da bir nevi adet oldu denebilir blogta.
“Banu sen bu dünyadan geçip gitsen de yazdığın şeyler arkanda bıraktıkların olacak bu dünyaya” diye düşünürüm hep.
Ve geldik bir yılın sonuna daha…Birkaç gün sonra takvimler 2020 olacak.
Önemlidir takvimler ama daha da önemli olan o takvimlerde neleri biriktirdiğin, neleri sakladığın ve neleri sığdırdığındır. Yaşadıkların ve dahi yaşayamadıklarındır. Tebessümlerin ve gözyaşlarındır. Yediğin kazıklar, ayağına takılan taşlardır. İstediğin şeyleri yaşayabilmiş olmandır, vicdanının rahat, gönlünün hoş olması, ruhunun da okşanmış olmasıdır. Yaşlarının sana geçerken sunduklarıdır. Hayatın çocukları gibidir takvimler, hızla büyür ve senin boyunu geçiverirler sonra da dersin ki, ne zaman büyüdü de kocaman oldu bu 🙂
2019 benim için sadece bir yılı değil, upuzun bir dönemi kapacak.
Bazı dönemleri olur insan hayatının, geri dön deseler; sadece teşekkür eder ve kalsın der. Benim de öyle dönemlerim oldu bu geçmiş 10 yıl içinde. Hayatımın son 10 yılını çok inişli çıkışlı yaşadım. Hayatın benim için hazırladıkları karşısında var olmaya ve ayakta kalmaya çalıştım. Bu ana kadar vardım da elbet çok şükür! Bundan sonrası ne olur bilinmez…
Hayat, her zaman senin planladığın gibi gelişmez, akmaz. Bu senin değil, hayatın bu “oyunun kurucusu” olmasındandır. Kağıtları dağıtan odur. Sen eline düşene bakarsın ve oynarsın. Hayatın sana hazırladıklarını karşılar ve ona göre seçimlerini yaparsın. Kadercilik değildir söylediğim, senin planlarının üstünde planların olmasıdır. Buna “ilahi nizam” denir.
Yorucuydu geride bıraktığım 10 yılım. Bir çok şeyin olduğu, bunun yanında bir çok şeyin de olmadığı. Her ne olmuşsa olsun, gözlerini kapattığın gecelerin an gelip sabahla kucaklaştığı, her daim güneşin doğuşunu hiçbir şeyin engelleyemediği koskoca 10 sene. 2009’da yepyeni adımlar atmıştım kendi küçük hayatımda, ve bu adımlarla bugüne kadar geldim. Elbet hatalarım oldu, olacaktır da. Söylediklerim oldu, söyleyemediklerim…Hayallerim oldu, ümitlerim oldu. Ah’larım oldu. Gönül yaralarım…Ama bu 10 yıllık dönem çok büyüttü beni. Yaş aldırdı. Fizik yaşı değil burada önemli olan, gönül yaşı! 2019’u bitirirken yorulduğumu hissettim belki de ilk defa, 10 sene önceki gibi olmadığımı…
10 yılda değişen şeyler olduğu kadar değişmeyenler de oldu. Belki başarı belki de başarısızlık. Buna ne denirse densin çok umursamıyorum. Amma velakin galiba en önemlisi insanın kendine şefkatli davranması. Aczini bilmesi, burukluğunu sarıp sarmalaması, hatalarını görmesi, kendi başını okşaması lazım. Yaptıklarınla yapamadıklarınla kendine “seni seviyorum” demesi lazım. Geride bıraktığı yaşlarına saygı duyabilmesi için bu şart. Hayat hep kabz değil. Bir yerde daralan su yatağı ve yavaşlayan nehir, bir yerde genişler ve gürül gürül akmaya başlar. Önemli olan yosun tutmamak!
Hayat su gibidir. Ve su kendi yolunu daima bulur. Eğer ruhunu ve bedenini kirletmez ona iyi davranırsan; nefsini tanır ve onun sözünün üstüne söz söyleyecek cesaretin olursa, hayat suyun daimi berrak kalır. Kirlense de çer çöple, su kendini arındırır.
Hayatı berrak ve gürül gürül akan bir nehir gibi yaşamanızı ve gün gelip okyanusla buluşup varlığınızı tefekkür ve anlam ile genişletebilmenizi/genişleteyebilmeyi dilerim.
2020’de görüşmek üzere…
çelebi
Posted at 11:30h, 30 AralıkMerhaba Banu Hanım,
yaklaşık iki yıldır sizi takip ediyorum. yazılarınızı ve tarzınızı çok beğeniyorum. yazılarınızda naçizane kendime dair çok şey buluyorum.
teşekkürler… iyi seneler,
Banu Çakar
Posted at 19:21h, 07 Ocakçok teşekkür ederim…size de güzel bir sene dilerim.