Elindeki sırıkla ne kadar yükseğe atlayabilirsin?

Geçtiğimiz aylarda, görüştüğüm, tanıştığım ve konuştuğum bilumum muhtelif pozisyon, unvan ve mesleklerdeki insanlarla olan iletişimlerimden anladığım kadarıyla, ülkemizde “Ruhsal Zeka (SQ)” tam olarak bilinmiyor, tanınmıyor (ki bu çok doğal son derece yeni bir kavram Türkiye’de), tam olarak neyi ifade ettiği fark edilemiyor. Ve sıkça yapılan bir hata ile duygusal zeka (EQ) ile karıştırılıyor.

Bu nedenle, Türkiye’de bu konunun içinde 2005 yılından beri olan ve 2010 yılından beri bu konudaki ilgi ve uzmanlık alanlarımı (İnsan Kaynakları ve Liderlik ile birleştirerek) yoğunlaştıran biri olarak ve öte yandan ülkemizde bu konuda özgün yazı, içeriklerin ve üretimlerin sağlandığı ilk ve tek bir felsefesi / bakış açısı olan İK ve Liderlik blogu olan LiderlİK Ruhu’nda bu konuya değinmeye özellikle çalışıyorum.

(Blogta, hemen solda gördüğünüz kategoriler arasındaki “Ruhsal Zeka (SQ) ” kategorisinden ilgili tüm yazıları okuyabilirsiniz.)

Siz değerli okuyucu ve izleyicilerimle buluşmasını gönülden arzu ettiğim, her bir satırını yazarken, kalbimden onlarca dileğin alevlendiği Ruhsal Zeka ve Liderlik konulu kitabım, kısmetse 2014 yılında sizlerle buluşuyor olacak.

Dünya’mızın da bir fiziksel ve ruhsal gelişim düzeyi var. Ve 2013 yılından itibaren, dünyanın kadim ilimler ve ezoterizm kaynakları yardımıyla bambaşka ve yepyeni bir çağa girdiğini biliyoruz. (Ki bunu kitabımda daha detaylı anlattım, burada kısaca geçiyorum :))

Hayatımızın şu anki evresinde “kişisel gelişim” dediğimiz şeyin, Dünya’da ve Türkiye’de bu kadar önde olmasının ve/veya insanların bu derece ilgisini çekiyor olmasının, kainatta her şeyin bir nedeninin olduğu gibi, elbette bir nedeni var. Bu kişisel gelişim olgusunu ve kişisel gelişim kitaplarını daha çokça da göreceğiz açıkçası.

Bir çoğunu (özellikle kaliteli olanları ve benim kendimce “kalite” algıma uyanları okuyorum ve okumaya da devam edeceğim 🙂 ) gözden geçirdiğimde, tüm verilen bu kişisel başarı (!) teknikleri, sözde stratejiler “bize nasıl daha iyi yapabileceğimizi” söylüyor?! Söylüyor da, bunları yapmaya çabalarken,

– İlahi işleyişten nasıl ve ne kadar nasiplenebileceğimizi,

– Hayatta bir zaman bir yerde yediğimiz bir hakkın bize sonrasında nasıl dönebileceğini,

– Diplomaları biriktirmekle vicdanlı “ilim” sahibi olmanın aynı anlama gelmeyeceğini ve

– Dünyanın güya bu çok gelişmişliğine(!) rağmen, insan dimağının ve algısının anlamakta zorlanacağı ilahi bir nizamın işleyişi ile ilgili sorulara cevap veremiyorlar.

Sözde insanı her şeyi yapabilecek sınırsız güç olarak tarifleyen bu muhtelif anlayışların, kainatın ilahi nizamını, kitabına göre farklılık göstermek suretiyle “Kozmik Bilinç, Evren, Yaratıcı, İçimizdeki Güç…vs.” adlandırdıklarını görüyoruz. “Evren şöyle verdi, böyle verdi”, “İsteklerimizi evrene bırakalım”, “Evrenden isteyelim”…vsJ Peki evren neyi, nereden istiyor, neyi kime, ne kadar, nasıl vereceğini nasıl biliyor, bu nizam nasıl yönetiliyor?

Ruhsal Zeka (SQ) insanın yaradılışı kadar eski fakat henüz yeni keşfedip farkına vardığı/varabildiği kadar yenidir. Keşif diyorum çünkü, ruhsal zeka insanın yaşadığı tüm alemi sarabilecek en kuşatıcı ve kapsayıcı zekasıdır. “Alem” dediğimiz nedir, henüz biz insanlar onu bile tam olarak bil(-e-)miyoruz 🙂

İnsan her şeyi kendi kendine yapamaz,  başarı ve başarısızlık mutlaka bir yerde yapıp ettiklerinin, gayretinin veya gayretsizliğinin bir karşılığıdır. Yaşadığı her an, yaşadığı her olay onun idrakının seviyesi kadardır. İşte ruhsal zekamız, bu idrak seviyemizin çıtasıdır.

Daha basit örnekleyeyim.

Ruhsal zekamız, hayatımızda sırıkla yaptığımız yüksek atlamadır. Ne kadar yükseğe atlayabileceğimizdir. Çıtamızı ne kadar yükseltebileceğimizdir.

Çünkü ruhsal boyutundan yakalanamayan her anlam, eksik kalmaya mahkumdur.

Tavsiye : Ruhsal Zeka (SQ) ilginizi çekiyorsa kitabım Ruh’unla Düşün‘ü okumanızı öneririm.

Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz