Bitirilen okullar, alınan diplomalar, oturulan koltuklar sizi diğer insanları daha fazla anlamaya, desteklemeye veya imkanlarınızca yardımcı olmaya yöneltiyorsa aldığınız eğitimlerin, diplomaların, ünvanların bir yararı var demektir.
Öte yandan tüm bunlar eğer kendinizi diğer insanlardan ayrıcalıklı veya üstün görmenize neden oluyor, insanları bırakın anlamayı onları eleştirip aşağılamaya neden oluyorsa okuduğunuz okul okul değildir! Aldığınız diploma diploma değildir! Oturduğunuz unvan, unvan değildir! Ve dolayısıyla siz de bir şey değilsiniz !
Elindeki imkanları veya sahip olduğu ilmi hem kendi hem başkalarının yararına sunan insan lider özelliklidir. Bakınız Atatürk örneği nerede Hitler örneği nerede? İkisi de kuşkusuz lider özelliklerine sahipler, ikisi de zeki, ikisi de farklı. Ama birinin bir ulusu inşa ettiğini diğerinin ise başka ırklara duyduğu öfkeyi fırınlarda insan yakarak bastırmaya çalıştığı bir tarih örneğimiz var. Ve daha niceleri…
Kimileri hem kendileri hem etraflarındaki insanlar hatta ulusları için mücadele ederken kimileri ise kendini diğerlerinden daha yukarıda görme algısının yanılgı tuzağına düşmüş ve o şekilde tarihe geçmiştir. Çünkü biri ilmin mana boyutunda iken diğeri ise sadece şekli boyutunda kalmıştır. Öte yandan Gandhi liderlik ilminin mana boyutunda olan başka bir lider ruh örneği. “Benim direnişim silahla değil” diyor. Şekli ilminin ötesinde Einstein’da ilmin yüksek farkındalıklı mana boyutunda olan bir başka lider ruh. Son derece bilimsel buluşlar yapan bir dehanın aynı zamanda şuurlu bir mana boyutu farkındalığında olduğunu anlamak güç değil.
Çünkü bilim, gerçek mana ilmini yeterince açıklayamaz. Bilimin teorileri, açıklamaları, hesapları bu alan için yetersiz kalır. Mana ilminin yöntemleri, sistemleri, dinamiği, ifadesi ve vuku’u buluşu çok farklıdır. Ve Einstein gibi bilim adamları bu gerçeği anlamış olanlardır.
Öğrenilen ilim ikiye ayrılır. Şekli ilim ki bu şeklen gittiğiniz okul, çalıştığınız şirket, yönettiğiniz ekip, aldığınız para…vs. diğer ise Mana ilmidir. Ruhsal zekanız ne kadar yüksekse, ruhsal zekanızı ne kadar yükseltebilirseniz manayı anlama yetinizde güçlenecektir. Mana ilmi demek, yazımın başında ifade ettiklerimdir. Bilginizi, farkına vardığınız ve sahip olduğunuz yeteneklerinizi, belki diğer insanlardan ayrıcalıklı yaradılışa sahip olduğunuz meziyetlerinizin hepsini hem kendiniz hem de çevrenizin yararına kullanmanızdır.
Bilginiz diğer insanlara bir üstünlük taslama yeri değildir. Mezun olduğunuz okul ben xxxx’liyim demeniz, diğer insanlardan kendinizi daha üstün görme yeri değildir. Ben şu şirkette müdürüm demeniz kendizi diğer insanlardan daha ayrıcalıklı görme yeri değildir. Çünkü farkındalık şuuru yüksek lider ruh’lu insan sahip olduğu şekli ilim kadar (-ki şanslı ise sadece şekli ilimde kalmaz-) tevazu gösterebilen kişidir. Reklama ihtiyaç duymaz. Yaptığı iş ve projelerde bağırmaz. Yüzeyde ve görünen de popüler olmakla kalmaz, derin popülerdir. Yani bazı işlerin en popüler isimlerine hemen rastlayamazsınız. Gerçek usta’lar derin popüler olanlardır. Onları da herkes bilmez ve tanımaz. Derin nasıl popüler olur diye soranlarınız olabilir. Tüm ifade etmeye çalıştıklarımla birlikte düşünün anlayacaksınız.
Ancak nice kadim öğretilerde, nice derinlikli kitaplarda ilmin mana boyutunu idrak edebilmenin kolay olduğundan bahsetmez. Bilakis belki ilmin mana boyutuna yakın insanlar diğer insanlardan daha fazla zorlanır, daha hassastırlar, daha çok imtihan edilirler. Onları mana boyutunda farklı kılan da budur.
Ne diyor Mevlana : “Bir yandan korku bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun. Tek kanatla uçulmaz zaten. Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil, kilimin tozunu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin? Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz. Yüzük olmak dileyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır!”
Yorum Yapılmamış