Her sorun çözülmek için değildir.
Hayatımızda bazen o kadar bunalırız ki, bazen her şeyin o kadar üst üste geldiğini düşünürüz ki, “pes yani bu kadar da olmaz” deriz kendi kendimize…
Hiç düşündünüz mü?
Neden bu kadar çok “pes” dedirten olayı yaşarız?
Çünkü temelde, biz insanoğlu iki şeyi yaşarız. Birincisi çok istediklerimiz, ikincisi çok korktuklarımız.Hayatta o kadar çok örnek var ki bunu gözlemleyebileceğimiz. Kainatın termodinamiği bu kaideler üzerinde çalışır. Hak’ın yasaları yani hayatımızın temeli olan ilahi yasalar bu döngü ile işler. İnsanın çok korktuğunun başına gelmesi tesadüf(!) değildir. Yaşananların bir tesadüf olmadığını idrak eden insan, ruhsal ve buna bağlı olarak kalbi ve zihinsel gelişiminde ilerler.
İşin aslı bence şu:
Yaşanılan sıkıntı, üzüntü, problem…vs. her ne ise bunun içini görebilmek. Çünkü hayatımızda hiçbir şey bize öylesine bir nedenden ötürü verilmez. Geylani, Futuhu’l Ğayb’da şöyle yazar: “Allah, sizi niye mutsuz etmek istesin. Yürüdüğünüz yol engebeli geliyorsa, muhakkak yanlış yürüyorsunuz demektir.” Bu cümlenin anlamı, biz insanların başına gelen acı, sıkıntı, dert, problem ne var ise, bir şekilde insanın yapıp etmesi, düşünmesi veya düşünmemesi yüzünden geldiğini ifade eder. Cüz’i iradesini hatalı şekilde ortaya koyan insanın, külli irade’den aldığı cevaptır.
Ben hayatta söylenen, yaşanan ne varsa hiçbirinin boşa/öylesine yaşanmaması gerektiğini savunurum. Mutlaka her şeyin bir değeri olmalıdır, bir de anlamı elbette.
Hayatta her şeyi bilime, tekniğe, teoriye bağlayamaz ve öyle açıklayamayız.
Keza eğer öyle olsaydı, yani evren/dünya bizim anlayabileceğimiz kadar kolay olsaydı, bu bizim evreni/dünyayı anlayamayacak kadar aptal olduğumuzu gösterirdi.
Nitekim, Nisan 2008’de piyasaya çıkan “Tanrı’nın Dili / The Language of God” isimli kitabın yazarı bilim adamı Dr. Francis Collin, The Times’a şöyle bir açıklamada bulunmuş: “Artık mucizelere ve meleklere inanıyorum. Kesinlikle bizden büyük bir güç var ve ben ona inanıyorum. DNA’nın şifresini çözmek, beni Tanrı’ya yakınlaştırdı. Hastalıktan kırılan insanlar gördüm. Bilim onlardan umudunu kesmişti ama mucizevi olarak hayat dönüyorlardı. Bu Tanrı’nın işidir.” (1)
Şimdi DNA’nın şifresini çözen bir bilim adamı bu açıklamayı yapan!
Sevgili LR Okuyucuları,
Yaşadığımız bu alemde, bilimin, herhangi bir teorinin veya herhangi bir bilim adamının açıklamakta zorlanacağı hatta açıklamayacağı ahenglerde vardır. Bence önemli olan bunu kalben görebilmek. Önemli olan KALBEN AKLEDEBİLMEK…
Velhasıl, yazımın başında dediğim gibi her sorun çözülmek için değildir!
Bazıları çözülmek, bazıları ise idrak etmek ve kalben akledebilmek içindir.
Kalben akledemiyorsanız (ki yaşa, başa, şuna, buna bağlı değildir), liderlik yolunda eksiksiniz demektir.Bunu da ancak Ruhsal Zekanızı (SQ) fark ederek, geliştirip, kullanabilme yetinizi artırarak sağlayabilirsiniz.
Kuşkusuz, 21.yy’da Liderlik kavramı için en kritik noktalardan biri Dünya literatüründeki ismi ile tüm zekaların efendisi olan Spiritual Intelligence yani Ruhsal Zeka(SQ) olacaktır.
(1) Alıntı Kaynak : Prof.Dr.Nevzat Tarhan/ “İnanç Psikolojisi-İnanç Geni Tartışmaları”
Yorum Yapılmamış