İlim, en büyük mükafat kaynağıdır

Takvimler Mart ayı sonunu gösterdiğinde, hayatta keşfe çıkmam gereken bir dönemin başladığını yaşatmıştı güzel Rabbim bana…

İnsanın bazen içinde bulunsa dahi fark etmediği şeyler olabileceğini, henüz yeni yeni kavramaya namzet olduğu için yolculuğunun devam ettiğini ve tüm bunların peşisıra pek çok duyguyu yaşattı bana geride bıraktığım bu üç aylık dönem…

Aklına bir şey geldiğini sanıyor ya insan, işte o zaman aklına ne geliyorsa (iyi ya da kötü) hepsi onun sınavı.

İnsanın hayatta attığı her adımın bir nedeni olduğuna dair inancım bir kez daha netleşti.

İnsanın, geride bıraktığı ne varsa onlarla bağlarını, hesaplarını gözden geçirmesi veya gerekiyorsa kopartması gerekiyorsa bağlaması gerektiğini…

İnsanın kendisini hesaba çekmeden istediği geleceğe yürüyemediğini…

İnsanın bazen ne kadar uyuyor olabileceğini, uyanması için sarsılması gerektiğini…

Rabbimin “ol” demediği hiçbir şeyin olmadığı, “ol” dediğini ise, “ol”duğunu…

Hangi yolda ilerliyorsa insanın bunun bir nefs yolculuğu olduğunu…

Meğerse ki insanın cahillikten ne çok edepsizlik yaptığını…

Hayatta görünen her şeyin, arşın tüm hazinelerinin bir sahibi olduğunu…

İnsanın çok aciz olduğunu ve tüm kalbiyle yalvararak Yaradan’dan nasiplendiğini…

Elinde inancı, dilinde duası yok ise, esasen elinde ve kendinde hiçbir şeyin olmadığını…

Yukarıda bahsettiğim bu geçmiş olan üç aylık zamanda, ne çok duygu, ne çok yol, ne çok güzel rastlantı var. Halimden ve gönlümden zerre haberi olmayan var. Halimi ve gönlümü bilen var. Yanımda olan var, olmayan var.

1999 yılından beri içinde olduğum bu engin deryadan, bu ahir yaşta bir yudum daha içebiliyor olmanın mutluluğu ruhumda…

Çok ama çok kıymetli eserle yolum keşişti şimdiye dek.

Çok ama çok kıymetli ruhlardan süzülen kelamlarla yolum kesişti. Şanslı idim ki nasiplenmeyi de nasib etti güzel Allah’ım. En büyük dileğimde odur ki, devam da ettirsin. Bu öyle bir su ki, içtikçe susar insan. Bir kez bir kez daha kalbinden bağlar kendini o rahmani ışığa. Ait olduğu o ışığa…

İlim  ne demektir?

İlim bilmek demektir, öğrenmek demektir. Görünenlerin ardındaki görünmeyen nedenleri, ilişkileri, bağları fark edebilmek demektir. Öğrendiklerini, öğrenebildiklerini kavramak demektir. Çünkü bir şeyleri öğrenmek başka bir şeydir, öğrendiklerini kavramak ve içselleştirmek, özümsemek başka bir şeydir. Kavrayamadığınız hiçbir şeyi “biliyorum” diyemezsiniz.

İlim sahibi olmak, üniversiteden mezun olmak demek değildir. Doktora yapmak demek değildir. Profesör olmak demek değildir. Vicdan sahibi olmak, alçakgönüllü olmak, dürüst olmaktır. Aldatmamak, aldanmamak, merhamet sahibi olmak demektir. İnsanları ve insanlara iyiliği gözetmek demektir. Yardımsever olmak demektir.

İlim sahibi olmak, iyi insan olmak demektir. İyi insan olmak, kalbi temiz olmak demektir.

İlim, en büyük mükafat kaynağıdır.

Hz.Ali şöyle diyor; “İlim servetten üstündür. Çünkü serveti sen korursun oysa ilim seni korur.”

Bu nedenle, en büyük mükafat, ilimle gelir insana. İlimi bir nevi insanın bilgelik veya bilge olma, bir nevi hayatı anlama ve kavrama yolculuğuna benzetebiliriz. İşte tam bu yüzden, fark etmeye başlayan insanlar bir daha eskisi gibi olamazlar.

Allah’tan ilim sahibi olmayı dileyelim. Dileyelim ki, nasip edilsin. Biz ise, nasip edildiği kadarına ise layık olmaya gayret edelim. Edelim ki, bu hayatımız bomboş geçmesin.

Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz