Kader bilinir ve değiştirilir. Kader nasıl değiştirilir?

İnsanın kendini tadilata alması gereken dönemler oluyor hayatında…

Kim olmaz, olmuyor diyorsa da, ya da bana hiç olmadı diyorsa samimi değildir. Hatta bir adım daha öteye giderek şunu diyebilirim ki, üzerindeki toz silkelenmemiş/silkelememiş demektir.

Nisan ayı benim için böyle bir aydı açık söylemek gerekirse. Bu blogta sayısız kere, duygularımı, deneyimlerimi, naçizane bilgilerimi, öngörülerimi, düşüncelerimi paylaştım sizlerle…İnsan hayatı ne zaman düz bir çizgi gibi ilerler ki…Cevap vereyim hemen, ilerlemez. Çünkü hayatımız dümdüz pürüzsüz bir çizgiye benzemez.

Tadilat ne demektir diyeceksiniz?

Yaşadığımız her dönemin ruhani bir anlamı olduğunu düşünüyorum. Küçük ya da büyük olaylarla beraber. Tasavvufa olan ilgimi siz değerli okuyucularımın birçoğu bilir. 1999 yılından beri naçizane bu deryanın içindeki seyrü seferim devam ediyor. Binlerce şükürler olsun.

Çok saygıdeğer Nur Artıran hocahanımefendinin, Cıne5’te Ab-ı Hayat programını belki takip edenleriniz vardır. Kendisinin her programını izleyememekle beraber yakaladıklarıma muhakkak göz atarım, dinlerim, feyzimi ve dersimi almaya çalışırım.

Kader değişir mi diye soruluyor Nur hocaya. Çok dikkatimi ve ilgimi çekti. Paylaşılması gereken çok kıymetli bir husus olduğunu düşünüyorum. Keza Nur hanımefendi anlatırken çok değerli İbn-i Arabi gibi, Mevlana gibi, Geylani gibi Allah dostlarını referans veriyor. Şöyle cevap veriyor ve açıklıyor.

Kader bilinir ve değiştirilir. Peki nasıl değiştirilir?

Kader, sadaka ile değiştirilir. Kader, içtenlik ile değiştirilir.

Kader, dua ile değiştirilir.

Kaderi bilenlerde vardır elbet. Kaderi, ehli kemal bilir.

Ledün ilim yani Allah ilmi, Cenab-ı Haktan kulun kalbine tecelli eden ilimdir.

Kalbe tecelli eden ilim ne güzel ilimdir.

Kalbe tecelli etmek şu demektir sevgili LR okuyucuları, kalbimize gelen o nereden geldiğini bilemediğimiz eminlik hissidir, sıcaklıktır. Ruhumuzu saran gerçek bilgidir. Herhangi bir şey okumadan onu bilmektir. Nitekim peygamber efendimizin (SAV), okuma yazma bilmediğinin sanılmaması gerektiğini söylüyor tasavvuf ehilleri. Çünkü o külli ilme zahir idi. Külli ilme sahip olanlar, cüzi ilme de vakıflardır. Tıpkı yukarıdaki videoda hocanın verdiği örnek gibi. Onlar ilmin batınını bilirler.

İnsanın kendini tadilata alması demek, sahip olduğu tüm cüzi ilme rağmen, kalbinin Allah’tan nasiplenebilmesidir. Bildiğini hatırlamasıdır. Bu diplomalarla olmaz, bu doktoralarla olmaz. Bu kalple olur. Nitekim çok sayıda insan vardır ki görünürde ilim-bilime vakıf, ama kalben ilimden hayli uzak….

Yani sen kalpten hissetmeyi bilmemişsin, bir şeyin profesörü olsan ne olur?

Allah, kalben ona yakın olmayı, olabilmeyi nasip etsin ki hayatımız sonsuz ilim kaynağından bir nebze de olsa onu kalbinden hissedebilsin. Dua edebilmekte nasip işidir keza. Çünkü o seni kendisinden istemeye ve ona yönelmeye davet eder. Etmez ise, ne acıdır ki dua dahi edemez aciz insan (Allah korusun)  O seni davet eder ki sen ona yönelir ve istersin. İşte kendini tadilata almak demek budur.

Kader bilinir ve değiştirilir. Kader dua ile değiştirilir.

Dua, senden ona bir elçi ve senin bağındır. 

Yorum Yapılmamış

Yorum Yaz