Lider olunur mu, doğulur mu?
Bu soruyu yöneticilere ya da İK uzmanlarına yönelttiğimde büyük çoğunluğu lider olunduğu cevabını veriyor. Bu,liderliğin öğrenilebilecek bir şey olduğu anlamına geliyor. Fakat yapılan araştırmalar, dışadönüklük ve zeka gibi bazı kişisel özelliklerin, liderleri diğerlerinden farklı kıldığını ortaya çıkardı. Bu, geleceğin liderlerini bu gibi özelliklere bakarak belirleyebileceğimize işaret ediyor. Ancak, böyle sonuçlar çıkarmadan önce dikkatli olmakta fayda var.
Liderlik etkinliği (lider olarak performans) ile liderlik oluşumu (liderlik rolü için seçilmek) arasında ayrım yapamayan bu araştırma, genellikle yanlış anlaşılıyor ve yanlış kullanılıyor.
Aslına bakılırsa doğuştan gelen kişisel özellikler liderlik oluşumuyla daha çok ilişkilendiriliyor. Yani akranları arasında daha dışa dönük ve zeki olanlar, grup üzerinde daha büyük nüfuza sahip oluyor. Peki, bu aynı insanları herhangi bir kurumda liderlik pozisyonlarına getirdiğinizde diğerlerinden daha iyi performans gösterecekleri anlamına geliyor mu? Pek sayılmaz.
Dışadönüklükle liderlik etkinliği arasındaki ilişkiye bir bakalım.
Konuyla ilgili yapılan bazı çalışmalar bu ikisi arasında bir ilişki olduğunu gösterdi. Fakat bu ilişki o kadar zayıf ki, buradan herhangi bir sonuca varmak çok zor. Bu ilişkinin güçlenmesiyse ancak belli başlı bazı işlere bakıldığında mümkün oluyor.
Dışadönüklük, satış gibi rekabetçi sosyal bileşenlere sahip işlerde yüksek performansı da beraberinde getirebiliyor. Dışadönüklüğün biraz daha derinine inersek orada çok da hoş olmayan sonuçlarla da karşılaşabiliriz. Mesela, işe devam etmemek gibi.
Peki ya zeka ve liderlik etkinliği?
Bu ikisi arasındaki ilişki de yine şaşırtıcı bir şekilde zayıf ve kolayca bozulmaya müsait.
Mesela, eğer bir lider stres altındaysa o zaman zekasına bakarak performansını kestirmek pek mümkün olmuyor. Görünen o ki stres, insanları öngörülemeyen ve belki de zekadan uzak davranışlar sergilemeye itiyor.
Bir diğer ilginç noktaysa, bir liderin algılanan zekasıyla, yani diğerlerine ne kadar zeki göründüğüyle ileride lider olarak seçilme ihtimali arasındaki ilişkinin gerçek zekasıyla liderlik arasındaki ilişkiden daha kuvvetli olması.
Anlaşılan, söz konusu liderlikse; görüntü, kişinin ekmeği ve suyu olabiliyor.
Yani şimdi lider doğulur mu, lider olunur mu? Bu soru gerçekte ne soruyor?
Eğer sorduğu şey, birinin bir grup akranı arasından lider olarak çıkıp çıkmayacağıysa o zaman böyle kişiler lider doğar denebilir. Ancak, eğer bu soru, kişinin bir liderlik pozisyonunda etkin bir performans gösterip gösteremeyeceğini soruyorsa o zaman işler değişir. Çünkü bu sorunun cevabı; işin türüne, kişinin liderlik yetenekleri geliştirme kabiliyetine ve bağlama bağlı. Tüm bunları kişisel özelliklere bakarak tahmin etmek mümkün değil.
Maalesef iş kendi liderlerimizi seçmeye geldiğinde genellikle dışadönüklük, karizma ve zeka (ya da algılanan zeka) gibi kişisel özelliklere bakıyoruz. Ondan sonra da performanslarının neden beklentilerimizi karşılamadığını merak edip duruyoruz.
Kaynak : Connson Chou Locke / Harvard Business Review
Yorum Yapılmamış