Hafıza-ı beşer nisyan ile malûldur.
Yani insan unutur.
Görünürde, sıradan hayatın akışında evet unutur. Ya da öyle gözükür.
Bir olayı, durumu, sözü, gözü, bir insanı unutursun ama sana ne hissettirdiğini ASLA unutmazsın.
Gercek anlamıyla “ASLA” burda yerine en uygun kelime.
Günler aylar yıllar geçse dahi kalbin o ana geri döndüğü anda ne hissettiğini aklına hatırlatır.
Kokular ve hisler unutulmaz.
Bundan tam 8 sene önce. 2009
2009 yılından itibaren hayatım çok değişti. Neler yaşamışım, kah sevinmişim, kah acıdan yumruklarımı sıkmışım.
Am öyle ama böyle geçirmişim bu yılları.
Hz.Ali, Nasihatu-l Muluk’ta şöyle diyor;
“Gençlik dönemi, her insanın sadece bir defa elde edebileceği cok değerli bir cevherdir. İnsanin hayatındaki en önemli dönemidir. Kıyamet gününde insanin ömür gençliğinin hesabı sorulacaktır, onları nasıl ve nerede harcadın diye”
Tam 8 sene. Nasıl geçirdim bu 8 senemi?
Kendime soruyorum.
Hep başarılı mıydım? Hayır
Hep başarısız mıydım? Hayır
Hep mutlu muydum? Hayır
Hep mutsuz muydum? Hayır
Hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığını her birinde farklı farklı hissedecek şekilde olaylar yaşayarak iyice belledim.
Dar nedir bildim, bol nedir bildim, zerre nedir bildim, rızık nedir bildim, sıhhat nedir bildim, gündoğumu nedir bildim, alacakaranlık nedir bildim, kabz nedir bildim, bast nedir bildim, geçmiş nedir bildim, bugün nedir bildim, göz nedir bildim, kulak nedir bildim.
Bilmediklerim ise yazsam ne sayfalara yeter ne de buradaki üç beş satırla ifade olur.
Bundan 8 sene önceki Banu değilim bugün. O kadar çok şey yaşadım ki…
İnsanın elindekiler mi mühimdir yoksa kalbindekiler mi?
İnsanın cebindekiler mi mühimdir yoksa aklındakiler mi?
İnsanın maddeleştirip eline aldıklarımı mühimdir yoksa ruhunun ona sundukları mı?
Ne dersiniz?
Elimde ne var, cebimde ne var peki ya kalbimde ne var aklımda ne var ?
2016 senesi benim için o kadar temiz bitti ki, ait olmadığım yerleri, samimi olmayan sahte gayretkeşleri gördüm. Daha doğrusu farkettim.
Silkelendim. Eledim hepsini tek tek.
Temizledim etrafımı.
Aldatmak; hep sanıldığı gibi bir insanı diğeriyle kandırmakla olmaz.
Duygusunu söylememek; söz verip yerine getirmemek; hissettiği hakkında yalan söylemek; kendi ayıbını görmeden başkasınınkini dile getirmek, hissettiğinden başka davranmak; güven uyandırıp bir insanı ya da insanları yarı yolda bırakmak, birini hayatının müşkül bir zamanında yalnız bırakmak…
Hepsi birer aldatmadır.
Yer ile gök arası sadece bir “ah” kadardır. Ahlarım oldu. Onları Hallak-ı Alim’e ilettim. Zamanı ilahi nizamın sahibine kalmış.
Bazı anlar durumlar ya da insanlar vardır aklınıza geldiklerinde içiniz rahat etmez. Birşeyler sizi rahatsız eder. Rahatsız olan vicdanınızdır. Sizi uyarıyordur. Ne zaman ki bu durumu düzeltir hellalliğinizi ister ve alırsınız o zaman özgürleşirsiniz. Yoksa bu esaret sizi paçanızdan da yakanızdan da bırakmaz.
Henüz farketmediniz mi ziyanı yok bir an gelir mutlaka edersiniz.
Herhangi bir sebepten yarı yolda kalmış olmak için, yola çıkmış olmak gerekir.
Kalp kalbe, sırt sırta, el ele yola çıkmadıysan, yarı yolda da kalmamışsın demektir.
Yol menzildir.
Ve menzili ona baktığın yerden anlayamazsın.
Sen yola çıkmadıysan henüz, bil ki o menzilin hudutları SEN kadardır.
Farkettim ki; ben yola çıkmadım henüz.
“Âlim, cahili hemen tanır; çünkü daha önce o da cahildi.
Cahil, âlimi tanımaz; çünkü daha önce âlim değildi”
(Hz. Ali – r.a)
Foto: Sidi Bou Abib Mosque – Morocco
Yorum Yapılmamış